0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1249
Okunma

kalbinin bir köşesine sığınmış
ürkek bir serçe gibi üşüyorum
ah göğsüm
seni nasıl özlediğimi bilmiyorsun
seni nasıl sevdiğimi de
yalın ayak yürüdüğüm bu sokaklar şahittir
el salladığım martılar
taş attığım deniz
gülümsediğim gök
koşarak uzaklaştığım gölgem şahittir
kıvrılıp üşüdüğüm yorgan
iki adımlık odam
pencerem
ve ölüm kol gibi gezerken baş ucumda
ölümü kapı dışarı yapan yüreğim şahittir
gün ışığını geceye çeviren ay
sabahın seherini bekleyen rüzgar
ince ince yağan yağmur
alev alev yanan mum
ah göğsüm
sanki her yer kar altında kalmış
ama yüreğim bir volkan gibi yanmakta
sanki bahar gelmiş
çiçekler açmış
kuşlar cıvıldıyor
kelebekler ömrünü yaşıyor
ama ben kış kadar üşüyorum
sanki üstüme kilitlenmiş bir mutluluğun
dışında kalmış gibiyim
ah göğsüm
sanki yüreğim son nefesinde
bir yağmur damlasına tutunmaya çalışıyorum
bir rüzgara sarılmaya
ağlamaklı bir dağı kucaklıyorum
karanlık bir yolu korkarak yürümeye çalışıyorum
yalnızlığa mahkum bir ben mi varım bu dünyada
yaşamın uzağında kalan
sanki yitik bir şehirdeyim
yada bir depremin enkazında kalmışım
ne feryadımı duyan var
nede beni gören
ah göğsüm
kim üşüyor tenimde
kim kar altında yaşıyor
içimdeki yalnızlık kim
peşimden gelen gölge kim
ben kimim
dudaklarımdaki üşüme kim
belki bir gün
bende kendimi tanırım
ah göğsüm
içimdeki şu girdap kim
ibrahim dalkılıç
15.04.2018
21.45 izmir
5.0
100% (1)