1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
3480
Okunma

Tir tir titriyordu onu ilk gördüğümde
Yüzü allak bullaktı konuşuyorken
Islanmıştı göğsü gözyaşıyla
Yakınıyordu katı acımasız hayattan
Alıyordu dinleyenin akılını başından
Ölüm çevrelemişti yüreğini
Sürüklemişti yazgısı ışıl ışıl yanan ateşe
kopuktu bir ayağı ,yanmıştı kirpikleri
Kana bulanmıştı dağınık sarı saçı
Yara bere içindeydi ufacık elleri
Sararmıştı benzi beti
Kopmuştu vatanından, kavim kardeşten
Düşürmüştü deli rüzgar, fırtına onu dalından
Kan ağlıyor acıya dayanıksız yüreğim
Keşke onu görmez olaydı gözlerim
Süzülüyordu yanaklarından göğsüne acı dolu gözyaşı
Sıkıntılı rüzgârın eşiğindeydi iç çekişleri
Dondu kanım, boz kesti ruhum
Yüreğine çarpmış çoğu zaman
Kahredici ölüm korkusu
Ölümcül acı sözlerin ağırlığı altında
Ezilmişti özgür ruhu onun
Yüreğinde yer tutan korku, hüzün
Yok etmişti kapı geçitlerini
Akılın yüksek mertebesine giden yolun
Mülteci çocuk
Yaşam omuzunda ağır mı ağır yük
Topla tüm gücüyle iç çağrılarını
Zaman engellese de barışa olan inancını
Yükselir yüreğin yaşamın doruklarına
Sonsuz bir incelik bulaştığında ruhuna
Doğar ışıl ışıl barışın tatlı güneşi
Viran olmuş yurduna
İrfan GÖRGÜN
5.0
100% (4)