1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2869
Okunma

Bu sabahın ilk saatlerinde
Göz gözü görmüyordu sisten
Soğuk kara yel işliyordu yerin iliklerine
Yer yer çatlamıştı zavallı ağaçlar soğuktan
Sert mi sert geçiyordu bu kış
Derken yavaş yavaş yükseldi güneş
Soğuk topladı pılını pırtısını
Arkasından sis
Yetişti boz kesilen ağaçların imdadına
Yüreği sıcak lodos
Gövdesini zor zekat taşıyan yorgun bir ağacın
Çürümüş çıplak ıslak dalına
Geldi kondu tüyleri dökülmüş bir bıldırcın
Seyretmeye başladı
Açlığın pençesine düşmüş yılanı
Serbest bıraktı yılan
Uyuşmuş ağır gövdesini
Kaldırdı koca başını
Gördü kara kuru bıldırcını
Dedi: Ey bıldırcın
İsrail oğullarına gönderilen leziz yemektin
Biriktirdiler etini senin
ilk kokuşan et sen oldun
Bunu duyan bıldırcın
Dedi: İnsanoğlunun tamahkarlığı yüzünden
Kokuştu etim
Bunda yoktur benim suçum günahım
Ey yılan neden beni suçluyorsun
İrfan GÖRGÜN
5.0
100% (2)