0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1729
Okunma

sanki mart ayının havası da, aynı gönlüm gibi
bir yağıyor bir esiyor, bazen günlük güneşlik
insan psikolojisi işte; emme basma tulumba gibi
bir duruyor, bir kuruyor, bazen de çakma serinlik
bölündüm kaç parçaya ki; her biri apayrı bir dert
dışarıda ki esen rüzgardan, içimdeki daha bir sert
fay hattı uğramış bana, kırık dökük ve bezginim
küsmüş yapraklarım, döküldüm, yavaştan soluyor benzim
sanmaki bu cümleler rahat bir ortamda
döküldü ağızdan ve sonra yazıldı kâğıda
anlamını bir bilseydi bu duyduğu lafların
İçinden bir ah çekerdi ve başlardı ağıda
bu gönül kaç kere kovuldu, kaç hakarete uğradı
insanlığını sezinledi ve masumiyetini kavradı
üç günlük mesafenin, geçici aldatıcı zevklerine
ah nefsine tabi olup ta, kaybedecek ne vardı?
ölüm bir sevda treni hicret etmek sevgiliye
ve ölüm bir diriliş busesi sevdalanmak bâki’ye.
ölüm can verene koşarken kulluk sırrına mazhar
eyy ! bize ölüm neylesin, bize sadece Allah yâr.
*
yusuferdoğan