3
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
2059
Okunma

Hayat denen bu metrûk sahnenin
Rengi atmış oryantal perdesine
Ağır kamburunun gölgesi düşen
Dile pelesenk replikleri ezberinden silinen
Hasbel kader bir kim’liğin
Vasıfsız figüranıymışım oysa
Dişleri kırılmış
Kör bir testere ağzında
Bileğileyerek sesini
Sükût eyle
Ey Dil-i Dílim
Ölülerin yüzünden okuduğum
El yazması çaresizlikler akıyor
Alınlığına kalabalıklığımın
Gecenin ağarmış kâküllerinin yıkadığı şakaklarını yalıyor
Kirpilerimin derûnunda yüzen efsûnî hüznüm
Koşar ayak tutup parıldak yaldırak eteğinden bir baharın
Bir bir düşürüyorum kanamalı bir döşeğe
Prematüre cemrelerini yarınlarımın
Bir tutam Şems’i
Ismarlayarak Hazan kokan saçlarına
Asûmana kırgın bir bulutu
Atarak sol omuzuma
Bir beyâbanın kavruk esmer gerdanına
İncik boncuk dizerek azûr azûr deryayı
Gidiyorum
Tut beni
Ya da boş ver
Unut beni