57
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
3549
Okunma

Uzun yıllardan beri kalemi bırakmış, hiç bir şey yazmamıştım.Bu sitedeki güzel dostlarımın
birbirinden güzel şiirleri ve dostlukları beni teşvik etmiş olmalı ki yeniden yazmayı denemek istedim..Bu benim hikayem...
Şiire gelince:
Küçük bir çocuktum. Yatılı okulda okuduğum Malatya’ya gitmek üzere Sivas tren garında beklerken Yanıma oturup benimle konuşan ihtiyar bir amca, asker iken kurtuluş savaşını da yaşamış bir komutanından dinlediği bir hikaye anlatmıştı bana tren beklerken...
Çok etkilenmiştim...Bu hikayeyi ömrümün her döneminde hüzünle hatırladım... Şimdi yazmak isteyince de bunu yazmaya çalıştım...
Bilinmeli ki bu millet yeni bir kurtuluş savaşına mecbur kalırsa, bu vatanı yolda bulduk zannedenlerin o gün yeryüzünde sığınacakları bir vatanları olmayacak
Bindokuzyüzondokuz yazıyordu takvimler
Her yer acı, kan, elem, ağlıyordu mevsimler.
Tarihin tanıdığı bu en büyük milletin
Haddi hesabı yoktu yaşadığı zilletin.
Devletim parçalanmış ölümcül hasta idi
Vatana çakal dolmuş milletim yasta idi.
Tarihe soruyorum, sorarım, sormalıyım
Türk’üm, binlerce yıllık mihnetin hammalıyım.
Bilirim ki sormazsam bizden soracak onlar
Vatan deyip vatana canını veren canlar.
Eğer ibret alırsam tarih tekerrür etmez
Gafillerin elinde vatanım elden gitmez.
Soru; siz ey vezirler, nâzır paşalar, beyler!..
Siz, adam sıfatında adam olmayan şeyler!..
Çanakkale dururken daha yanıbaşında
Ne çabuk unuttunuz şahsi kaygı peşinde.
Değil miydi o destan İstanbul savunması
O zaman ne arıyor İngiliz donanması?..
Sizden sebep bu zillet milletimin bahtında
İngiliz’in işi ne Türk’ün payitahtında.
Ne için can verdiler Çanakkale’de canlar
Niye toprağa düştü orda onca civanlar.
Yoksa o şehitlerden farklımıydı kanınız
Daha mı değerliydi o çıkası canınız...
Çanakkale’ye layık olsaydınız ya ulan!
Adam değil miydiniz, ölseydiniz ya ulan!..
Payitahtım işgalde vatanımda yangın var
Dünya dolusu hain bir zavallı hükümdar…
....
İşte böyle bir günde altın saçlı bir bozkurt
Seda verdi Samsundan; ‘düşmana vermeyiz yurt’!
’Ya istiklâl ya ölüm’ yankılandı her yanda
Umut güneşi doğdu vatanımın ufkunda.
Erzurum’da Sivas’da Kongreler tertiplendi
‘Milletin kara günü namus günüdür’ dendi.
İlk kıvılcımı yaktı İzmir’in gülü Hasan
Karayağız bir civan, Tahsin’in oğlu Hasan.
Bir kurşunla bin yangın tutuşturdu bir anda
Düşmanın acı sonu başlamıştı her yanda.
Urfalı İngiliz’e dar etti vatanını
Tarihlere yazdırdı şerefini ‘şan’ ını.
Antepli darmadağın etmişti Fransız’ı
Antep ki çoluk çocuk kadın erkek hep gâzi.
Maraş’lı bir imam var Sütçü İmam’dı sânı
Bir ateş de o yaktı, Maraş’ın kahramanı.
Ey benim Fatma anam, yazısı kara Fatma!
Yüreğinde yarası sızısı kara Fatma!
Ve analar bacılar ter-ü taze gelinler
Çoluk çocuk genç yaşlı, cümle millet seferber.
Hürriyetin rüzgârı sardı bütün her yanı
Yorgun bitkin milletim kucakladı vatanı.
Ankara’da milletin meclisi kurulmuştu
Dünyada Türk’ün sesi yeniden duyulmuştu.
Eli silâh tutanlar asker oldu orduya
Bütün Türkler bir ordu seyretsin bütün dünya…
Eskişehir, İnönü, Sakarya er meydanı
Mehmedim dar etmişti zalimlere vatanı.
Şaşkındı bütün dünya bu amansız savaştan
Öyle bir savaştı ki destan içinde destan.
Bu savaş bambaşkaydı çok çetindi, çok yaman
Dağlar taşlar yanıyor, ölüm kusuyor zaman.
.........
İşte bu cehennemin şiddetli günlerinde
Düşmana dur denilen cephenin bir yerinde,
Bir bölük karargâhı bir tepenin yanında
Bir yüzbaşı oturmuş çadırının önünde,
Ara sıra el atıp çeplerini yokluyor
Yola bakıp duruyor belli bir şey bekliyor.
Sabah cephe sakindi ateş açılmamıştı
Lakin bir saat önce yeniden başlamıştı.
Yolladığı habere cevap gelmesi gerek
İçinde endişeler büyüyordu giderek.
İki asker belirdi yolun dönemecinde
Ellerinde bir sal var, iş var işin içinde.
Nihayet iki asker karargâha vardılar
Salı yere indirip karşısında durdular.
Asker bir selam verdi öne eğdi başını
Gizlemek ister gibi gözündeki yaşını.
’’Kumandanım bu Ali, size gelmek istedi’’
Son sözü ‘kumandana götürün beni’ dedi.
Saldaki yatan şehit habercisi Ali’ydi
Ali karargâhtaki ayağıydı eliydi.
Karargâha almıştı okur yazardı diye
Ali şiir yazardı gönüllere hediye.
Sanki düşman ondaki şairliği görmüştü
Kahpe kurşun şairi yüreğinden vurmuştu...
Asker uzatıverdi elindeki çantayı
Dedi ‘bu Ali’nindi istersiniz bakmayı’.
Yüzbaşı hüzünlüydü çok yanmıştı Ali’ye
Bir çantası kalmıştı o şairden geriye…
Yüreği sızlayarak çantayı karıştırdı
İki kağıt parçası bir kuru ekmek vardı.
Çıkardı baktı birden yana attı başını
Tutamadı gözünde biriken gözyaşını.
Şehidin mektubuydu elindeki kâğıtlar
Bu kadar acı vermez en acılı ağıtlar.
Okudu birisini sanki zehir yutmuştu
Nefesi kesilmişti dünyayı unutmuştu.
Can anam ellerinden öperim demiş şair
Altında da can yakan dört mısralık bir şiir.
Anam vuslat ne zamandır bilemem
Sağlığından başka bir şey dilemem
Yazarım ya bu mektubu salamam
Üzülür ağlarsın yanarım anam…
Dünya durmuş da sanki kumandan dönüyordu
Şehidin yazgısına yüreği kanıyordu.
Sonra diğer mektubu okudu yana yana
Yine bir fasıl selam ve bir şiir altına.
Gözümün nurusun dinmez hasretim
Şu yalan dünyada varım, servetim
Çok yakında sana olur hicretim
Hak nasip ederse dönerim anam…
Bir kâğıtla bir kalem uzattı asker birden
’Kumandanım bu size’ dedi ’şehit şairden’.
Aldı baktı kâğıda karalandı gözleri
Takati kesilmişti okuyunca sözleri.
Ali son nefesinde yazmış kumandanına
Kalemini batırıp o tertemiz kanına…
Vazifemi yaptım Rabbime şükür
Kumandanım haklarını helal et,
Yolların sonuna vardı bu fakir
Ben yolcuyum anam size emanet…
Kumandan yaralıydı yüreği kanıyordu
Gözleri sel olmuştu Ali’ye ağlıyordu.
Sonra eğildi öptü o tertemiz alnını
Gözyaşları okşadı şehidin yanağını…
............
Başları bulutlarda oy dağlar…Uca dağlar!..
Vatanımın bağrında yükselen yüce dağlar!..
Seslensem yamacında sada verir misiniz
Sinenizde kaç şehit yatar bilir misiniz…
Oy dağlar yüce dağlar dumanlı karlı dağlar!..
Eteğinde kimbilir hangi analar ağlar…
Bir şair Ali vardı Sivas’lı Suşehri’nden
Hatırası silinmez selâm söyleyin benden…
Cümleye Hakk selamı kimse ayrı kalmasın
Duamdır haklarını rabbim bizden sormasın.
Fırsat verme haine ya Rab sendendir medet
O karanlık günleri vatanımdan uzak et.
Bağrı yanık analar tabuta sarılmasın
Anaların gözleri yollarda yorulmasın!..
Cemal Varol 18.05.2008. İstanbul
...................................................
Payitaht: başkent
Ulan: Bütün dostlarımdan özür diliyorum... Değiştirmek içimden gelmedi.
Uca: Yüce, ulu.
Hain: Milleti zorda iken kendi ikbali için çabalayan herkes...
5.0
100% (2)