10
Yorum
38
Beğeni
5,0
Puan
3468
Okunma

ne gülüşlerimi unutturdular
ne düşlerime kurşun sıktılar
onlar
çatıp kaşlarını atmaca gibi
yokluğa ve yoksulluğa inat
yüreğimde durdular
aslında
güneş doğmazdı onlarsız
dağların dorukları karsız
ve gecenin kuş uçmaz bir saatinde
kervan bu kadar umarsız olmazdı..
evvel zaman içinde
kalbur saman içinde bir iğne
bir ineğin ak yüreğine batmazdı...
gök mavi, şu mavi aşkımızı
göğün yüzü çalar yıldızımızı
ateşini hırlayan ejderha kıpkırmızı
ve bir umut külünden doğan phoenıks
karıncanın
börtü böceğin ve ağacın
ve kara toprağın yağmurla sevişmesi
bir de kibritçi kızın
kibritinin tükenmeyen sıcaklığı
kilidi içeriden açılan o altın kapı
ya anahtar nerede
suya düştü /su nerede
inek içti /inek nerede
dağa kaçtı/ dağ nerede...
suya sordum
..... gözündeki yaş izini gösterdi
ineğe sordum
..... boynundaki ip izini gösterdi
dağa sordum
..... yolundaki kan izini gösterdi
düştüm yollara
aşk
dedim masallara
aşk dedi yandım bittim kül oldum...
5.0
100% (27)