1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
846
Okunma

dünyanın meşakkatinden kaybolduğumuz anlar oldu
yüreğine kar yağdıran, gün gülüşlü canlar oldu.
bir ufacık çıkar için, yanıp sönen mumlar oldu
nefis putu ön planda, canlar çekti helva oldu.
sanki hisli bir parçaydı o, kemanın diline dolanan
güven, inanmıyor kendisine, ağıt yalan, gözyaşı yalan
nedir bu hayatın dükkanında, insandan geriye kalan?
baş eğik gözler nemli, nasıl bir rüya ki; " insan aldanan "
ağlamasını bilmeyenler sevdayı ne bilsin?
göz yaşlarımla harcadım, son kez yağmurları mı
gül ve diken kederlense bile, kaderleri ortak bilirsin
ama, hikayenin sonu geldi, gülde yağmurda ağır yaralı.
düşlerdim, bir ağaç gölgesinde oturup vaktiyle, nefeslenmeyi
sana; esintili içli bir sevda olsun diye, söylediğim sihirli nağmeyi
hissi kaybolmuş bir yanardağın ve rüzgarı dinmiş, bir dağın halinden ne farkım var?
yoksa ömrüm, kendime ihanetin bir kırılma noktası mıydı ki; ölüden ne farkım var?
ey yusuf / yoktur " beş kuruşluk" değerin bu dünya katında,
kuru kuruya, hala ne diye inat edersin, elma armut tadında?
gülün gerçekliğini anlatmak için yalana ihtiyaç duymaz ki şiir
ömrümün yangınlarını dindirebilir mi? gül ile kelam arasındaki şair.
*
yusuferdoğan
5.0
100% (1)