3
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
765
Okunma
gel,
sazlıkları eğdim şimdiden
su’ya bakalım seninle
kuşlara dokunmadan
balıklara ilişmeden
ve en önemlisi
kedini kıskanmadan seveceğim seni
söz verdim
senden evvel kurduğum tüm sevgi sözcükleri adına
özür dilerim
dalından kopardığım yaban elmasının
güneş gören kırmızısına değerken
dudağındaki kırmızı
ve diş izinden düş kurarken o elmanın diğer yarısı
bekletme
öp beni
unutulmaz bir an’ın
hatıra defterine yazılsın adımız
ve her sabah çocuk diliyle söylensin
dilde pas tutmasın andımız
gel,
yaşadıklarını bırak ardında
hayatın yükü
bükmesin umudun belini
izin verme
ve iz’in alıp
yük olma hayata
kuşların kanadını incitmeden
akl ı selim adımlarla attığın her adımın ardında
yitirmeden gölgeni
bir sazlığın arasından sızarak bakmak için su’ya
kokulu elmadan nasibini alsın düşler
ki
avuç içimizde
solmasın hülya
gel,
zamanın saçları kısalıyor giderek
ve her hüzün
mutluluğa gebedir biraz
avuçlarında doğacak bir papatyanın
fal tutan demi için
gelir misin..