5
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1101
Okunma

Eskiden yaşamak bir bambaşkaydı
Büyümek bizlere çok uzaktaydı
Dünya mı değişti, zaman mı kaydı
Yanımda anne de, baba da vardı
Elektrik yoktu, radyo pilliydi
Yediğin,içtiğin her şey yerliydi
Eller nasırlaşmış, alın terliydi
Harmanı savuran yaba da vardı
Ay doğarken sanki zaman hız keser
Gündüzler kavurur, gece buz keser
Çıplak ayağını hep anız keser...
Çobanın sırtında aba da vardı
Irgatçı gariban, ağası zorba
İçinde azığı, elinde torba
En büyük ziyafet katıklı çorba
Karın tokluğuna çaba da vardı
Karakış bastırır gider sıcaklar
İnsanla buluşur köşe bucaklar
Yoksulun evinde taştan ocaklar
Zenginde kuzine soba da vardı
Bahar geldiğinde biter sızılar
İnek buzağılar, koyun kuzular
Her tür mahlukatla dolar yazılar
Eşeğin yanında sıpa da vardı
Dünya da küçüktü, biz de sabiydik
Hayat okulunda derse tabiydik
Elbette çocuktuk ve asabiydik
Yedikçe güldüren sopa da vardı
Başında kasketi, kırk yama yelek
Garibin yüzüne gülmüyor felek
Az yufka, biraz da küflü çökelek
Fakir sofrasında lapa da vardı
Büyüdük; gurbetin yolunu tuttuk
Rahat yaşam diye gönül avuttuk
Pirler söylemişti; çabuk unuttuk
Bu yolda engebe, sapa da vardı
Yaba :Mahsul savurmada(elemede) kullanılan tarım aracı.
Anız :Ekin biçildikten sonra tarlada kalan kök
Aba :(kepenek) Kıldan dokuma kalın kolsuz çoban giysisi.
Azık :Tarlada çalışanlar (çiftçi) için hazırlanmış yiyecek
Yazı : Düz arazi - ova
Pir :Yaşlı - sözü geçen kişi
5.0
100% (9)