0
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
2256
Okunma
toprağa yürür su...
kafiyesiz sözlerin
yayılması gibi boşlukta.
toprağa yürür su...
mecaz zaman:
antik bir orman
gel ve bana küs...
daha çok.
azalıyor saçlarının
kırıklarına sakladığın
gündoğumların...
kızıl ve kekre.
bir tat ki
göğüs kafesinde
tuzaklar
kurup, öldürüyorsun
benli düşlerini.
mavi ve siyah
pas ve iyot değil.
kollarını iki yana açışı
bir martının
dal ve koku
mecaz zamana
bir patika açılır yüreğinde.
gözlerine yürür kan.
mecaz mekân:
bir inkalının el yazmaları
hiyeroglif düş bozumları ki
yarılır Nil
bir iz
bir yürek
bir koku
ve
bir iz/ daha...
heyelansız bir taşınma
yüreğinden
yüreğime
düş kırılmasıdır.
bir kaburga sesi...
şimdi ve içimde.
derinlerimde
daha sıkı vur
ve dağıt gülüşümü
boşluklarım.
ışıkları kapatılmış odalar gibi
çekiyor dizlerini karnına...
ve ses!
toprağa yürür su..
ojesiz tırnaklarıyla
yarasını kaşıyan
bir kadın.
aynada/
bir kadın
yanım da
yüreğimde
içimde
şiirimde..
mısraların
perdelerini kaldıran
bir geceye benzer sureti...
İşaretler...
unutma, yol yürüyenin değil.
görenindir.
iliğine işliyor
sızısı.
buna izin vermeliyim...
mecaz mekân:
oda karanlık ve bir yatak
çoraplarını giy
ve bana gel.
kışlıklarını at.
boşalt dolaplarını
yük
ağır olan değil
kullanılmayandır.
gel ve devril üstüme
bir nefes
bir nefes/ daha
kaşınır,
bebeklerinde gözlerimin
uykularıma kaçan rüyan
ve görüntün.
yüreğimde..
(...)