1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
638
Okunma
Gülê nin hikayesi
Gülê uzak köylerden gelin gelmiş
Yoksul babası başka bir köyün yoksuluna
Gelin vermiş
Güzel mi güzel ay parçası
Boyu fidan beli ince yanaklar al almış
Saçları altın sarısından kıvır kıvır tel telmiş
Kadınlar hasetlerinden ona gavur kız dermiş
Güzelliği zerafeti nazlılığı dillere destan olmuş
Bütün erkekler onu görmek için bir yol ararmış
Köyün ağası öyle bir yol bir hal çare arayıp durmuş
Kaç kez yalnız bulduğunda meramını dile getirmiş
Her defada o tatlı dil büyük vefa karşısında susmuş
Gecesi gündüzü aklı fikir bu güzellikte kalmış
Aradan zaman geçmiş Gülê’nin çocukları olmuş
Derken ağanın yüreğindeki yangın hiç geçmemiş
Bir gece kocası uzaklardayken şeytanını kuşanmış
Topraktan damın bacasından kendini içeri bırakmış
O gece ay yokmuş yıldız çıkmamış zifiri karanlıkmış
Hiçbir pencere ışımamış hiçbir köpek havlamamış
Rivayettir ağa sabaha kadar kalır sonra uyur
Gülê altın saçlarını tel tel üstüne kesip doğrar
Sonra ağanın yumuşak karnını bıçakla yarar
Köy cenazesini kaldırır davasız mahkemesiz
Hiç kavga olmamış kocası evini almış göçmüş
Bir daha haber alınmamış hiç konuşulmamış
Ahmet Coşkun