1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1059
Okunma

Uzun ince servi
Yürüyordu koca ormanda
Yalnız başına
Sürüklüyordu sarı yeşil taze yaprakları
Yere değen uzun bembeyaz entarisiyle
Yavaşça yaklaştı
Değe yazdı nasırlı ellerim
Altın sarısı yumuşacık ıslak saçına
Öyle bir güzel Reyhan kokuyordu ki
Zarif bembeyaz teni
Mıknatısın demiri çektiği gibi
Kendine çekiyordu beni
Yıpranmış garip bir aşkın çilesini
Kim bilir kaç asırdan beri
Yaşıyordu bu narin servi
Değince gözlerim gözlerine
Parladı gözlerin içi
Hafiften gülümsedi
Göründü bembeyaz inci dişleri
Yumuşadı yavaş yavaş
Yüzündeki tedirginlik
Git gide uzaklaştı kadın
Hüzün deryasından
Değişik kuş seslerin arasına giren
Yere düşen yaprakların hışırtısı
Daha hoştu Itri’nin bestesinden
Bu kadın ormanda yürürken
Avcıların kırık dökük kafesinde
Hürriyetlerini kaybetmiş kınalı kekliklerin
Esaretten kurtulmak için
Tüyleri dökük kanatlarının
Son çırpınışlarıydı
Acı bir çığlığın
Bu kadın üzülürken
Sıyrıldı gökten ağır yüklü tembel bulutlar
Göründü masmavi hafif geniş gök
İnsanı sarhoş ediyordu kadındaki güzellik
Öpüyordu dertli kadının incecik ayaklarını
Kırmızı yumuşacık merhametli toprak
Kem gözlerden uzak
Eğildim dert dinleyen yerin kulağına
Duydum belli belirsiz korkunç bir ses
Aşkın kadına verdiği acıydı bu galiba
Uzaklaştı dünya benden
Gidince o güzel narin kadın
Dalıp gittim derin bir uykuya
Uzaklaştım kendimden
İrfan GÖRGÜN