(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
300.000.000 askerimizin şehit düştüğü Çanakkale harbinde,Anadolu Hamidiye Tabyasında görevli Teğmen Adil Efendi mermi sağanağını ve Anadolu Hamidiye Tabyasındaki patlamayı şöyle naklediyor:
“Bizim bataryaya doğru bir sağanak daha başladı. Bir mermi başımızın çok yakınından geçerek geride ve Şubat bombardımanında yıkılmış kışlamızın enkazı üstüne düştü, odunları havaya fırlattı, yanımdaki Alman subayının kolunu dürttüm ve biz de şimdi böyle havaya fırlarsak gibi bir işaret yaptım, gülüştük. Bu tebessümün izleri yüzümüzden henüz silinmemişti ki müthiş bir şey oldu. Bunu size nasıl anlatayım, nasıl tarif edeyim bilmem ki… Müthiş bir şey, göğün yıkılması gibi bir şey… O dakikada artık ne Alman subayını, ne de dünyayı görebildim. Ayağımın altındaki yer kaydı ve ben evvelâ bir karanlığa, sonra bir ateş içine daldım. Tam yanımıza isabet eden bir 38’lik gülle cephaneliğin damını delmiş, içeri düşmüş ve beni de arkasından sürüklemişti. Evvelâ mermi, arkasından da ben içeriye. Nereye biliyor musunuz? Otuz sekizlik bir mermi ile beraber bizim cephanelerin bulunduğu cephaneliğin içine.
Fakat her yanımı sarmış ateşin içerisinde bir yere gidemiyordum, esasen kıpırdayacak halim de yok. Biraz sonra bu ateş içinde benim adımı bağıran sesi işitiyorum. Cevap veremiyorum, yalnız üzerimdeki bir insan cesedinin yukarı çekildiğini hissediyorum, bütün kuvvetimle bu cesede yapışıyorum, beni de beraber çekiyorlar ve dünya yüzüne çıkarıyorlar. Gözümü açıyorum, her yeri kıpkızıl ve kan içinde görüyorum.”İntepe topçu grubunda görevli bir topçu subayı da günlüğüne muharebenin ilk anlarını şöyle naklediyordu:
“On altı zırhlı Boğaz’a hücum ettiler. Ateş açtık. On mermi kadar attık. Yirmi beş kadar torpido ve birçok tahtelbahirler, torpil arayıcılar, elli beş adet gemi olmak şartıyla bize hiç bakmayıp doğru Erenköyü'ne kadar gittiler. Bombardımana başladılar. Ateş hedef taksimi ettiler. Baş gösteremedik. Yan ateşiyle bizleri berbat etti…
Ateş edeceğiz, fakat bir tane büyük amiral gemisi karşı istikametimizde durdu. Toplarını bize çevirdi. Ateşe hazır duruyor. Ateş edemedik. Telefonla haber verdiler.
Bir tane zırhlı battı. İki tanesinin cephanesi[nin] ateşlendiğini haber verdiler. Bir torpido yanlarına gidip askerini alacakmış. Onun da batırıldığını söylediler. Badehu ateşe başladık.
Bir torpidonun kıç tarafından ikinci topun atmış olduğu merminin isabetiyle yaralandığını gördüm. Bizleri büyük zırhlı gene yan ateşine çevirdi. Aman ya Rabbi! Nasıl anlatayım, şiddetli surette etrafta toprak bırakmadı. Basımıza geçirdi. Parçalar bir taraftan, mahfuz mahallerinden çıkamadık. Bizim yanımızda seri ateşlerin cephanesi ateşlendi. Düşmandan ziyade kendi cephanemizden korktuk.” Cevat Paşa 18 Mart sabah erkenden Kirte (Alçıtepe) bölgesindeki birlikleri teftiş için Kilitbahir’e geçer ve olanları şöyle anlatır:
"O sabah Kilitbahir’deki tabyaları gezdim. O esnada 19 ncu Fırka Kumandanı olan Kaymakam Mustafa Kemal Bey'le beraberdik. Kirte'ye gittik. Bu sırada düşman donanmasının boğaza doğru ilerlemekte olduğunu gördük. Gemilerin almış olduğu tertibata nazaran bunun alel'ade bir hareket olmadığına kâni olarak hemen Alçı Tepeye doğru geri döndük. Bu anda ilk taarruz mermisi başımızın üzerinden geçerek Alçı Tepeye saplandı. Hemen Maydos'a hareketle Mustafa Kemal Bey’den ayrılarak Çanakkale'ye döndüm".
Bu ziyareti Maydos Mıntıka Komutanı Yarbay Mustafa Kemal şöyle anlatır:
“ O gün Kilitbahir'de bulunan Cevat Paşa Hazretleri Maydos'ta karargâhıma gelmişti. Kendisine Seddülbahir mıntıkasındaki tertibatı göstermek üzere beraber Kirte’ye gittik. Oraya vardığımız zaman düşman donanmasının Kirte ve Alçıtepe istikametinde açtığı ateşin altında kaldık. Mezkûr mıntıkanın muhafazasına memur alayın kumandanına icabeden talimatı şifahiyyeyi verdim. Ve Cevat Paşa ile birlikte vazife başında bulunmak için Maydosa'a döndük".Yüzbinlerce bıyığı henüz terlemiş askerimiizn vatan evladımızın şehit edildiği bu harptele Türkün öldürülse dahai esir edilemeyeceği anlaşılmıştır.Dolayısıyla vatan mevu bahis olunca bir milletin düzşman önünde etten duvar örmesinin ne demek olduğunu ve cihat aşkıyla varolan Türklerin dünya üzerinde ki yenilmez esir edilemez zincir vurulamaz tek millet olduğu tüm dünya tarihine altın harflerle kazınmıştır..Ne MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
Birliğe, beraberliğe ve vatan sevgisinde birleşmeye davet eden, her zaman için geçerli olan anlamlı ve güzel dizelerdi. Duyarlı ve usta kalemi tebrik eder, saygılar sunarım...
bungün de çok farklı değil sevgili dost bir bilnmeze doğru gidiyoruz... nasıl bir anlayıştır ki önüne gelen kandırıyor koskoca devleti!!! geçmişten günümüze kalmış ama günümüze de cuk oturmuş... sakla samanı gelir zamanı misali... gönülden kutladım kaleminizi kaleminizi
Şairleri susmuş olan bir millet Mustahaktır uygulanan bu zillet Yapışırda hiç bırakmaz bu illet Oh olsunda anlamaza yuh olsun ---- 18.05.2017 – Tozkoparan / İstanbul
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.