10
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
1144
Okunma

ak pak otururdun yastıkla beslenip böğrün
öyle beyaz bakarmışsın dediler
küçük pencereleri gülermiş evinizin
gıcırdarmış aşağıda samanlık kapısı
büyüdükçe korkarmışsın arka sokaklardan
öyle nazlı ve buruk bükermişsin ağzını
neden sana gülmeyi değil de
ağlamayı öğrettiler
doğmadan daha sanki bir sızı gizliymiş içinde
her dokunuşta acırmış yaran
yetmezmiş eski sargı bezleri
eski güldürme numaraları
karnın tokmuş sahte mimiklerine
sevgi, ilgiymiş tek derdin
hiç yalnız bırakılmamak
annen bahçeyi senden çok sever gibi
daha karnındayken yorarmış seni
ağlayabilsen
o zaman ağlardın cırcır böceği
eğildikçe çepine annen
dur yeter diye hafifçe tekmelerdin
doğmayı istemedin belki gördükçe sevgisizliği
Ankara’lara gitti annen doğurmak için
gözlerini doğumevinde açtın
ilk kez gönlünce ağladın hemşiren elinde
kim dediler bu cırcır böceği
daha dokunmadan ağlayan
bu güzel kız bizim dedi teyzen
kucağından indirmedi
kapıda şaşkın bekleyen
babanın kucağına verdi
annen kızdıkça hep baba diye ağladın
anne diye ağlarken bütün çocuklar
sen baba derdin
kardeşlerin de baba diye ağladı
şimdi düşünüyorsun neden
neden kapı önünde beklediniz babanızı
siz mi çok yaramazdınız
anneniz mi huysuz çok huysuzdu..
büyüdün cırcır böceği
hep birileri dövecek diye korktun
ağzını açıp doğruyu söylesen
biri indirecekti sanki çenene
korka korka yürüdün cesarete
korka korka hayata
hep elini kaldırıp vuracak
bir annen vardı
ağladın
kimse sormadı, anlamadı nedenini
içine çöreklenen sızının!..
12. 08. 2017 / Nazik Gülünay