0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1212
Okunma

Cemil beyi görünce, pek korktu erkek kedi
Saklanmak için bir yer bulmayı çok denedi
Arkasından seslendi, peşinden koştu Simya:
»Bu benim sahibimdir, çekinme gel buraya!«
Konteynırın altına, girdi kocaman cüsse
Hep böyle saklanırdı, birine kızıp küsse
Tombulca yanakları toprağa değiyordu
Simya da görmek için, başını eğiyordu:
»Arkadaşım korkma, çık hadi, onunla tanış!«
»Sen de çok seveceksin, önyargı boş inanış.«
»Sonra geldin, görmedin ne yaptığını bugün.«
»Onun bir ikramıdır, yenen bugünkü öğün.«
»Çok iyidir, himaye, sevgi, alaka gördük.«
»Kötülüğün önüne, beraber setler ördük.«
»Bu eti, ciğeri o, satın aldı kasaptan.«
»Kurtardı nicesini açlık gibi azaptan.«
»Unutma dostum hâlâ çok iyi insanlar var.«
»Az da olsa sevgiyi yaşatan vicdanlar var.«
Erkek kedi başını çıkardı: »Tamam, peki.«
»Ih ıh! çıkamıyorum, hazır hadi bir, iki!«
»Girerken nasıl girdin?« deyip Simya eğildi.
»Korkudan yaralanmak, umurumda değildi.«
Cemil bey fark edince durumu hemen geldi.
Yaşına rağmen öyle bir koştu ki sanki yeldi
Konteynerı kaldırdı tam bir karış yukarı
Hayvan birden fırladı, roket gibi dışarı
Cemil Bey: »Vakit geldi, artık gidelim Simya.«
»Sen veda ederken bu hoş, güzel, kibar baya.«
»Ben de gidip bulayım şirin yaramazları.«
»Rahat bırakmıyorlar, hindileri, kazları.«
»Peki, nasıl istersen,« dedikten sonra anne
Kediye döndü: »Bize gel, görüşelim yine!«
»Evim, ilkokula çok yakın hemen arkada.«
»Ben de yaşamaktayım eski bir barakada.«
»Teşekkür ettiğimi, söyle dost sahibine.«
»Rızık verdi dünyanın onlarca garibine.«
»Elbette kedi kardeş, unutmam selamını.«
»Dilerim azaltmıştır muhabbetim gamını.«
»Dertleşmek iyi geldi, ruhuma, pek dilşâdım.«
»Bu arada Mistik’tir, dünyada gerçek adım.«
»Tanıştığıma memnun oldum Mistik arkadaş.«
»Olmasın bundan böyle kara gözlerinde yaş.«
»Güle güle git dostum!« dedi ama ağladı
Sonra da Simya hemen sol yanağı yaladı.
Buruk bir tebessümle baktı erkek kediye
Gerçek sevgiydi ona, verdiği tek hediye
Cemil bey yavrularla meşguldü bu esnada
Koşup yardım etmeye, geldi güzel ana da
Komşunun bahçesine girmişti yaramazlar
Oyun arkadaşları: Tavuk, hindi ve kazlar
Yaşlı adam seyretti yavruları uzaktan
Özellikle Sarı’yı takip etti meraktan
Deli etti, çıldırttı zavallı koca kazı
Sanki biri tavşandı, diğeri ise tazı
Minnacık patisiyle, hayvana vuruyordu
Dövecekmiş gibi de önünde duruyordu
Sabrı taştı sonunda, kanatları bir açtı.
Bizimki arkasına bakmadan tüydü, kaçtı
Yaşlı adam yavaşça, yaklaştı Maviş’ine
Kaçmadan yakalamak için düştü peşine:
»Maviş - aman Allah’ım!- yaramazların piri.«
»Ben miyim?« »Senden başka burada var mı biri?«
»O ne güzel bir sesti, yerim seni ham diye.«
»Çabuk in aşağıya, niye bindin hindiye?«
Maviş, matador gibi duruyordu sırtında
Zavallı hindi de dört dönüyordu altında.
Tüyleri kabartınca yavrucak düştü yere
Patileriyle vurdu, bir, iki, üç, dört kere
Hindinin etten burnu oldu mu boks torbası
Pek de fayda vermedi, zavallının çabası
6 Ağustos 2017 / Eskişehir