2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1603
Okunma

Erguvani, renkler içinde bir renk idi bildiğimiz
Şimdi öğrendik ki asla zar atmayıp ömürlerinde
İktidar doğanların rengi imiş…
Kimler var,
Bir bilseniz kimler içlerinde,
Pastayı üleşmişler dahili- harici işlerinde;
Ne hüner, ne hüner varmış dişlerinde
Bal tutan onlar;
Parmak yalayan onlardır…
Dibi düşmüş memlekette,
Hallerimiz hep bozuk,
El ele uzamış gitmiş beş yüzyıllık kazık,
Hülyalardan hülyalara koşulduk; yazık,
Seyri doyumsuz oyunlar izler;
Alaturkadan alafrangaya alkışlardık ezik,
Lüküs hayat…Lüküs hayat…
Bir ucu saraylarda menfaat devşirir
Diğer ucu dönülmez akşamın ufkunda…
Lale devrinde kurbağa terbiyecisi kimisi.
Resmi ve gayrı resmi tarih yazıcıları hep onlar;
Cephede kazanılanı masalarda sundular,
Modernlik diye diye rant’a emlak’a kondular…
Aynı geminin tayfalarıydılar
Batınca gemi ilk kaçan onlar oldular…
Bir körebe oyunu imiş; sağ- sol’um sobe;
Ebelenmişiz kırmız böceği gibi vurmuşuz dibe…
Kastım sanattır heyhat!
Ne dört dil bilirim,
Ne de diplomasi…
Künyem,
Familiyem,
Yem oğlu yem;
Ve şecerem kuşdiliyle yazılmış,
Bey oğlu beylerce
Alnıma kazılmış…
Bir eli din’de öbür eli sözde bilimde;
Nabza göre şerbet verir kendi bildiğince,
Türlü sıfatla dolaşır çarşıda her daim,
Kimlik değiştirir
Gömlek niyetine,
Sual olunmaz hikmetine,
Konuşunca mangalda
Kül bırakmaz onlar…
Kendi çektikleri filmlerde hep başrolde onlar;
Ortada ahkam kesip gezinenleri,
Örüp ağlarını ince ince tavan yapmışları var;
Bütün köşe başlarını sessiz sedasız kapmışları,
Kökü dışarıda asırlık kabzımalları da var…
Bir cebinde dolar diğerinde din ar lar,
Altın dişleriyle sırıtıp, bol kahkaha atarlar;
Hem ak hem de kara, kırçıl bir bela,
Nereye baksan orada onlar
Kurulmuş koltuklarına
Arsız arsız kaykılmaktalar…
Erguvani
Renkler içinde bir renk idi bildiğimiz
Şimdi öğrendik ki asla zar atmayıp ömürlerinde
İktidar doğanların rengi imiş…