1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2449
Okunma

beni perdeleyen geceyi araladım
uyku mahmurluğumla
sana bir şeyler karaladım
varıp kapına geldim anne
karşında dimdik duramayışımı
yorgunluğuma say anne
saat 24’ü çoktan geçti
ört üzerimi
ört sıkıca
yorgun ışıklarını bu kentin
bu gece tarifsiz üşüyorum anne
mavi düşlerime mil çekiyorlar yine
birdenbire mordan kırmızıya kayıyorum
düşüyorum ki katre katre alemlere
gözlerime giriyor 4. boyut, uzuyorum
büyüyorum bu gece anne
artık kabuğuma sığamıyorum
uyuyamıyorum:
su kül
hava kül
ateş kül
toprak kül oluyor
külliyen yok oluyor
dokunduğum her nesne
dipsiz kuyulardayım anne
yarıp karnını kozmosun
düşüp içine kaosun
dalgalanıp ortasında sonsuzun
halden hale geçiyorum
biçiyorum bedenimi pare pare
maddeden mana devşirip
yeniden kendime doğuyorum, anne!
ışık hızında çarpıyor yüreğim
kabuslar doluyor içime içime
uzak nebula karanlığı düşüyor tenime
körüm diyorum, anlatamıyorum anne
kadirimi bil diyor, bir sıcak yıldız
bir atarca, dokun bana diyor, korkuyorum
parlıyor ense kökümde zamanın okları
dökülüyor ellerimin arasından ılık bir plazma
bilinmez girdaplarda yitiyorum anne
talan olmuş aklımın yolları anne
yalan olmuş kızıl suların derinliğinde
uyur şimdi kemikten yatağında beynim
vahşi bir hayvan gibi kıvrıla büküle
ölüyor muyum, bilmem ki neyim
cennet nerede durur anne
cehennem neresi, kimbilir
belki uyurum, uyanamam
bana bir ninni söyle anne!
5.0
100% (1)