31
Yorum
50
Beğeni
5,0
Puan
2446
Okunma

tüm duygularım yol iz bilmezken
bir medet ışığı gibiydi şu gönlüm
yaşamın kirli eli çekmedi gitti hiç elini üstümden
ne tür bir kader idiysen
yeri ve göğü hep masmavi gördü gözlerim
ya müteakiben
sende takılı kaldım bir anda
hayırsız bu şehrin dar mı dar sokaklarında
yalnız kalmadan önce
tutkuyu yakaladım sanmıştım
o gözlerin bana bir ahu gibi bakarken
oysa ki sen sinsi sinsi alttan alta hep gülermişsin
siluetinin aksettiği her hatırlayışta
nedense hep kasvet çökerdi içime
kap kara bulutlar hep dans ederdi üstümde
cingöz bakışların nedense hep bağlardı yüreğimi
meftun gözlerime bulaşıp durdukça
o ipek gibi tenin cezp ederdi ruhumu
iyotlu deniz havası gibiydin içimi çektikçe
dualar sarıyordu dilimi
Hakkın bir lütfü gibi görmekte oldu ya varlığını
iblisi kanatların çırpınmadan önce yüzümde
meğer ki huzur hissettiğim hep bir aldanmaymış içimde
kaç fersah dolandırıp da durdun peşinde
kaç arşın mesafe varmış meğer ki yüreklerimizde
kaldırım ezmekte üstüme kimse çıkamadı
o günlerden sonra
biteviye heyhatlar kovalayıp da durdu gönlümü
ömrümü bir ağaç kakan gibi budayıp da durdun daima
sen bilemedin ne kadar hevesi mi içime gömdüğümü
umursamazlık içinde nefsinin denizine gömdün ömrümü
sakın ola ki aldanma yüreğimin yangın yeri gibi kızardığına
ve ruhumun dizlerinin çökük oluşuna
bu suskunluk mezar taşına benzedikçe
karamsarlığın içinde bir taş kesmişken cismim
o kumsalında dolaşan sanma ki benim
hiç olmadım ki gönlünün üst köşesinde sevinen
farz et ki bir seraptım sessizce geçip de gittim gözlerinin önünden...
(13.07.2017) AZAP...
5.0
100% (37)