15
Yorum
52
Beğeni
0,0
Puan
1620
Okunma


"mah" ay demek ben dudaklarına diyorum
bazen mahsus
cansız harflerle saçlarının göğüne dokunuyorum
sen şiir diye okuyorsun
ben dudaklarına susuyorum
güneş diyorlar
gürüldeyen nehir gibi inatçı
rahvan atlar gibi dörtnal
yüzünün kıblesini yakan sıcaklığa
ben gözlerine diyorum
bozuk hafızalı zihnimin gramerinde
örse yatırılmış demir oluyor sesim
kimi sussam sensin
"hayat" diyorlar
boyunu uzatan zamana
"ben sana"
iyi terzi diyorlar
yanakları iyi öpüştüren ustaya
"şair" yalancı düşlere yüzük takanlara
kuvvetli bir yangını söndürür kesin
bir çift kelamı yağdırsan üzerime
"hapis" deniyor süresi belirsiz tutukluluk haline
"sevmek" o süreyi h’iç ettiğinde
rakkas makamlar sürmek dudaklara
linç ezgileri dolamak bilincin yenildiğinde
"mutluluk" kuşların cirit attığı göğe
"yara" deniyor terzilerin dikemediği söküğe
"çöl" deniyor sürgündeki yüreğe tuz basılmasına
"susuzluk" güneşten yanmış
yağmura hasret dudaklara
"intihar" deniyor insanın kendini gökyüzünde gönüllü uçurmasına
"gök" yürektir manada
ve cansız şeyler de uçabilir gökte
yeterince rüzgar bulduğunda-uçurtma-
farkındayım saçmalıyorum
farkında değilsin içinden çıkamıyorum
tüm sokakları sana çıkarabilmek için çabalıyorum
hepsi yalandı hepsini unut
hepsi bir umut
düşler kiraz ağacı, avuçlar kuru dut
saçların yağlı bir ilmek boynumda
ve ben sana taammüden asılıyorum
ToprağınSesi
.