....


Merhaba karanlığı süslü dünya
merhaba içimin ağırlığı
kâlbimin kırıkları merhaba...

Unutmak için yaşanırmış meğer
meğer emanetmiş tüm zihnimdekiler
hayıfları dağları aşan pişmanlıklarım
sevinci serçe besleyen umutlar
ayağıma takılan taşlarım merhaba.

Bacası tütmeyen evlerim
sütü kurumuş anaç gülüşler
yalvarışlarım bir avuç dolusu
bekleyişlerim seherleyin
yanık gül kokusu korkularım
dalına küskün dilekler
sustuklarım
çığlıklarım
merhaba.


Ölmek için yaşanırmış meğer
meğer derin bir nefesmiş günler
dakikalar sonsuz
takvimimde anlıkmış seneler
merhaba içimin yangınları
harabe güvercinliklerim merhaba
kahvem
çiçeklerim
çiçeğimin yaprakları ve toprağı
balkonumun manzarası
sandığımın sarı kokusu
anılarımın tozu merhaba.

Kırık kâlpler ve laleler topladım kendime
teselliler ve nefesler derledim annemin hikâyelerinden
çay demledim babama özlemli
kek yaptım sevdiklerime
sevdim son nefesini bile azrailin
gül diktim yüreğime sevili
gülüşler bestelediğim begonyam
uğrunda yaşadığım hayallerim
merhaba.

Efkarı bağışlıyorum bugün
su içtim kahırların ensesinden
merhabalar yolladım bilmediğim mutluluklara
üzülmek şöyle dursun kenarda
ben alnından öptüm soğuk bir bedenin
yaşamaktan bahsederken siz
kurbanı seçilmişim nefessizliğin
dönsün dünya, durdurmaya kalkmayın
bir şiire harfleyin beni
bitsin bu ömür meselesi
gülümseyin..

....
..........