20
Yorum
36
Beğeni
0,0
Puan
2599
Okunma

Ömrümden çıkardığım,
sevmediğim ,
tek sözcük sensin Baba
Külleri çocukluktan kalma, yangın izi gözlerimdeki grilik...
Düşlerimi dünlerin ağıtları yaktığında,
tek kelime edemem öfkemi haykıracak
ve
sözlerime vurur suskunluğun sancısı.
Eskiden ezbere bildiğim tek şiirim sendin baba...
cümle kapısında beklerdim köşeden dönüşünü.
ne güzeldi,
aklımın ermediği günlerde gerçeklerin su yüzünde uyuya kalmak.
Yazık ki uyandırdın
yaşatmayı beceremediğin çocukluk düşlerimden.
Biliyor musun !
bazı pişmanlıklar kıyamettir çoğu kez.
günah çıkaramaz,vebalini ödeyemezsin iki cihanda.
hatırlıyor musun öfke nöbetlerini.
hatırlamazsın !
ama ben hiç unutmadım.
gök gürültüsünün ardından,
şimşek kükremesine şahit olurken dehşetengiz gözlerim,
ölümün sessiz uykusu düşerdi hep çatımıza.
aç kalktığım masalar dile gelse,
anlatırdı sana,
sildiğim çiçekli muşambaya dökülen,
değersizliğin çıkmayan ıslak lekesini.
Dinle baba dinle !...
karşında titreyen o küçük kız değilim artık.
esmekten yorulup durulmadı mı hala rüzgarın.
yenik düşmedi mi haksızlığın kayıp giden yıllara.
yargılama,yaralama sürekli.
kaldır yüzündeki buzdan duvar gölgeyi.
Değişmez,
sihirli bir bahar olamazsın bilirim, cemresiz ikliminle
çünkü ben sensiz devşirdim tüm mevsimleri.
bu saatten sonra telafisi yok yokluğunda çoğalan yoklukların.
tek dileğim annemi üzme !...
doğmasını iple çektiği her günün gecesi,
kan ter içinde uykulardan sıçrayıp,
az beklemedi umarsız, pencere pervazına yaslı.
birde ay ışığı vurduğunda yüzüne,
tuzlu yaşlardan kızaran ve küçülen gözlerini sakın ağlatma.
ömrünü törpülese de bencilliğin,yinede severdi seni bilirsin.
Ne çok isterdim bende,
kağıdın başından aşağı gülüşü gamzeli mısralar dökmeyi
ama hangi uçsuz kalem yazar ki,
yüreğimin küfrü cüzzamlı cüretkârlığını.
ve hangi eli öpülesi okur umudu hasarlı şiirlerimi.
Şimdi sadece
hürmeti sonsuz kalbimin kırgınlığını toplamaya
ve,
içimdeki savunmasız,
masum ölüyü yüzündeki mezara gömmeye geldim.
Dilek USTA