13
Yorum
34
Beğeni
0,0
Puan
1432
Okunma

ah anne
bir ben duyuyorum sanki gecedeki iniltileri
gözlerim kapalı evleri dinliyorum
nerden bir erkek sesi inecek diye
kadının narin bedenine
kaba elleri fırlatıp atacak köşeye
ağıtı dolanı dolanı sokağın bütün alanını örtecek
sinecek karanlığın en kuytu yerine
baba dayağından kaçmış bir çocuk gibi
kollarıyla saracak kendini
yıkanacak sağanağında gözyaşlarının
sen bu kadarını yaşamadın
bilmeyeceksin anne
dön geri diyeceksin
kucağımdaki bebeğime bakıp
kimse güldüremez yüzünü onun babasız
kocadır, hem döver hem sever
hem el âlem ne der
kime ne deriz
el bilmez senin karanı,akını
harman eder savurur da
vallahi zerren kalmaz
neymiş, ne biçim şeymiş bu el
benimle yiyor dayağı
tekmeler ona mı atılıyor
onun boğazı mı sıkılıyor
o mu uyuyor, yatıyor koynunda
el biliyor mu benim
her gün çamaşır gibi sıkıldığını canımın
nasıl güneşe çıktığımı süklüm püklüm
elimi oğuşturduğumu
ölmemek için yaptığım çabaları
yaşam savaşımı
yüzüme yalancı bir gülücük takıp
biri kucağımda diğeri eteğimde
çocuklarla
çayı nasıl geçtiğimi
senin yanına geldiğimi sonra
bahçeye
ah anne
beni hiç anlamadın
anne olunca anlarsın demiştin hani
başımda eserken kavak yelleri
sen de annesin anne
sen de annesin
beni anla!
bu çocuklar nasıl büyür
bu adamın yanında
tanık olarak her gün
annesinin ezildiğine!..
16. 02. 2017 / Nazik Gülünay