0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1393
Okunma

Ey ağaç neden kök saldın bu dört duvar arasında
Sen mecbur değilsin burda dallarını yeşertip sarartmaya
Sana mahkumiyet yok ya bizim gibi bu genç yaşında
Git gelle geçen bir hayat yok sana
Bizimki ise belki de son bulacak bir dar ağacında
Gökyüzüne ulaşmak vardı oysa
Safran sarısı bir gecenin ardından
Yıldızlar gibi ulaşılmaz olabilmek
Ve alabildiğe mavi denizlere yelken açmak vardı
Ne oldu hayallerime şimdi
Ömür dediğim neydi belki de son bulacak bir dar ağacında
Ne kadarda özledim ahh bir bilebilsen özgür olmayı
Çıksamda yüksek dallarına izlesem güzel Ankarayı
Belkide bu son baharım benim geçtim kışınıdan da yazınıdan da
Ömür dediğim neydi belki de son bulacak bir dar ağacında
Bilmem bir daha ne zaman görürüm sevdiklerimi
Ne zaman gün doğar şu çizgili yüzüme
Ve ne zaman ıslanırım son bahar yağmurlarıyla
Buraya kadar mı herşey her yol kapalı mı bana
Ömür dediğim neydi belki de son bulacak bir dar ağacında
Kim istemezki şimdi sahil kenarında oturup martılara ekmek atmayı
Ve alabildiğine mavi denizlere bakıp hayata dair hayaller kurmayı
Güneşin batışını izlemek var gecede dans eden yıldızları
Ne oldu yarınlarıma şimdi herşey kaldımı bu dört duvar arasında
Ömür dediğim neydi belki de son bulacak bir dar ağacında
Ey ağaç hadi çürüme sende bizim gibi bu soğuk taş duvarlar arasında
Yeşereceksen burda değil kök salacaksan git burdan uzak diyarlara
Dedimya sana mahkumiyet yok bizim gibi bu genç yaşında
Bir varmış bir yokmuşum ben hiç sorma beni
Ömür dediğim neydi belki de son bulacak bir dar ağacında
Sedat Kesim
Not: Cezaevinin avlusunda bulunan bir ağaçtan etkilenerek yazdığım bir şiir / Ulucanlar Cezaevi Müze Gezisi İzlenimimden...
Ankara / Şubat 2017