0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
726
Okunma

Bilmem ki...
Niçin ah eder inlersin
Hiç sahip nedir bilmez misin
Vuslat çiledir, cefadır, sabırdır sual etmezsin
Bir gün meşakkatle karşılaşınca niye şikayet edersin
İnsan derdi, gamı hesapsız akıl, mesnetsiz heyecan için çeker ne dersin
İlim akıl, akıl irfan, irfan ihlas, ihlas iştiyak içindir neden zekana güvenmeye cür’et eylersin
Kalbe...
Söz geçmez derler
Niçin onu nazargah seçeni bilmezler
Kültür ve malumatla, zanla, taklitle iman olmaz demezler
Safahat içinde yaşarken, nefsin nizam edilemeyeceğini öğrenemezler
Nefis her arzuya, hevese açıksa, gün keyfiyete adanmışsa kendini kaybettiğin aşikardır kabul etmezler
Aşkı, sevdayı tutku, beklenti, ukde, zan ve emelleri için tercih ettiklerine akıl erdiremezler, avunmayı seçerler
Sordum...
Seni uçan kuştan
Borandan, hazandan
Issız rıhtımların sessiz çığlıklarından
Ruhumdan nükseden hicranın alıp götüren sızısından
Dağların sır olan vakarından, yerde sürünen yapraklardan
Üryan kalmış ağaç dallarından, gün yüzünü sabırla bekleyen tohumdan
Çığlık çığlığa kanat çırpan martılardan, aç ve çaresiz aranan kurtlardan, gönlü yaralı vicdandan
Ağlarım...
Sessiz, kimsesiz
Yük olmak ismemem nedensiz
İlmin ahlakı yoksa, kalp hassasiyet taşımıyorsa
Beşer kimliği baskın çıkıyorsa, zan, ön yargı ayaktaysa
Hissiyat bir sel gibi nizamsızsa, akıl hesapsızsa, ölüm hale uzaksa
Endişem, iştiyakım bir yetim misali suskundur yarsiz, sabır ve ümit ancak azim ve araştırmayla umut şahlanacak çaresiz
Mustafa Cilasun
5.0
100% (1)