0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
778
Okunma

Olmadığın zamanlardaki varlığım
hiçe dökülmüş çakılan bedenim
ruhumun kayıp sokaklarında yürürdü,
gidişini alın yazım yaptım ben
soğuk akşamlarda gecelere giden yolları
bir de uykumdan çalıp uykunu verdiğim zamanlarım
vardık işte
suskulu beklemelerde
sen uyurdun benim yaşama saatlerimde
senin yaşam saatlerindeyse ise ben ölürdüm
ki bir uyku vaktinde kapımı çalan ölüme hayır diyemezdim işte...
uykularına almadan beni
bensizliğin korkunç dakikalarında ellerin titrerdi
tutunması ağır bir yük ellerin
korktuğum yarınlarım oldu seni içinde barındıramayan
kendimi soğuk rıhtımlarda
denizi olmayan bir kente astım
nidaları yutarken gık çıkartmadan hiçliğimden
hiçliğine korkunç dakikalar yaşattım
burası zehrimi alsın diye gittim
uçurumlar yorgunu bedenimle
gidişimi yalınayak yaptım.
Yenilmişliğime olan vuslat
tam vaktiyle yaşanıyor
giderken sen ellerinde taşırdın yokluğumu
yalnızlığını kaybettirecek bir bedende ne buldun ki?
beni bulamadığın zamanların keskinleşti mi?
ölmeye ramak kala yalnızlığının katiliyle öldürdün beni
onu bana prangalayalım
hüzünlerim ağır basar nidalarım da
sessiz nidaları göğsümde saklarım ben
baskıyı hissettiğim zaman uçurumların çıkar karşıma
atlayıp atlayıp ölemem,
senin uçurumların ölümcül değilse
bir nazende biçelim bu yalnızlıklara o halde
gidişimin ağırlığını koy avuçlarına
öylece kalalım ağrılarda
acılardan bozma bir umut sunsun hayat
ağlayalım
boşu boşuna...
’acı mı çektirmek istiyorsun mutluluğunla
gösteriş olmasa inanmam mutluluğuna
ki acıyla yaşamaya alışanlar acı çektiklerinden bi:haber olurlar
anla!’
5.0
100% (3)