1
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1395
Okunma

Yıllardır hazırlık içindeydi tehlike
Önce en yüksek ağaçların
Tepesine düştü yıldırımlar
En uzun serviler
Bir çırpıda biçildi gövdesinden
Ayıklandı ormandan
Ulu çınarlar birer birer;
Çok can yaktılar
Çok çam devirdiler(!)
Ardından kestiler dağları taşları
Mermerin rengi sütbeyaz
Ak olsa da yağan kar
Ta başından belliydi
Acımasız bastıracağı kara kışın!
Kendinden başkasına
Yaşam hakkı tanımayan
En acımasız en kanlı
En vicdansız diktatörlüktü
En gaddar zulümdü faşizm
Vatana ve millete ihanet
Anayasaya nankörlüktü!
Şimdi üşüyen biziz
Onların odun ihtiyacı mı var;
Sokaklarda meydanlarda
Dumanlı dağbaşlarında
Hizarda odun gibi
Doğranan gövdelerimizdi!..
Soma’da yanan bizdik
Sobada yakılan emeğimizdi
Onların gerdanında
Yakut gümüş inci
Her yanında pırlanta
Tektaş yüzük
Altın küpe zincir bilezik
Bizim ise bağrımız yanık
Yoksulluktan ezelden ezik!
Onların derdi tasası
Yepyeni hegemonya
Oligarşik
Diktatörlük anayasası
Başkaca hiçbir dertleri yok;
Tam bir kepazelik!
İşçi, köylü, fakirin
Gözü gönlü tok, karnı aç;
Hainler neye muhtaç?!
..
Hırsızın malı parası pulu
Serveti Karun’dan çok
Açgözlünün kasası
Ağzına kadar dolu
Bu yol faşizm; kula kulluk
Bu yol saltanat
Bu yol padişahlık yolu!
Şaban AKTAŞ
19.01.2017
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ