6
Yorum
8
Beğeni
4,4
Puan
720
Okunma
Ne kadar konuşursak o kadar sessizlik olur
Kendi ellerimiz, izlerimiz
Yağmur ağırlığımızca düşer
Uzanır gelir yokluğun üzerinden
Atını sürmeden.
Boşuna tükettik kendimizi
O benden sarhoştu ben ondan
İstasyondan istasyona bir soğuk
Seslenirim kendimden
Aradığımız bir kentin ışıkları
Kimse "mutluyum" diyemiyor artık.
Kalbimi iliştirdim bir köşeye
Akıyor içine içine
Bir akşamüstü kargaşası
Yönü bilinmez yalnızlığım
Ve hepsi geceye değiyor
Bundan yarım yamalak tekrarlarımız.
Yeni bir yağmur yağıncaya kadar
Acımızdan ve
Soğuk bir istasyondan geçiyoruz.
İçimize toplayıp toplayıp
Susacağız yine.
Her yaşanmışlık gizli bir ses bırakırdı
Sesimize.
Çağırınca döner, gök boyu giderdi
Birden karıştırırdı içimizi ve birden
Bırakıverirdik kendimizi
Seslerimiz birbirine çarparak artardı
Herkes birbirinden çoğalır,
Bulanık durgun batardı
Ve sesler
Örterdi sesleri...
İnsanlar acı çektikçe
Konuştukları dil değişir
Sonunda anlaşılmaz olurlar
Ağlıyoruz anlaşılmadık bir hüzünle
Kimse "mutluyum" diyemiyor.
Duygularımızın dengesiz ağırlığı
Ve nasıl yabancılaşıyor
İnsanın parçası insana
Gönüllerimiz konuşsaydı
Bu kadar kaybeder miydik birbirimizi
Anlamsızlık korkusu
Yerimizi bulamadık
Yokluğumuzun adıdır ölüm
Umutla tanır insan kendini
Hep aynı çatışmalara düşüyoruz
Sürekli kendini kanatan bir bıçak
Uykularından vurulmuş
Düş sallantısı uçurumlara akıyoruz
Kanatlarından fırtınaya yakalanmış
Kuşlar geçiyor ufkumuzdan
Bir bilinmezliğe sürüyor atını dört nala
Ellerime bulaşıyor
Düğümleniyor, çözemiyorum
Yakınları çiziyorum uzaklardan
Yanıtsız ve sessiz kendini kanatıyor
Bir anlamı olmalı hayatın
Eskiden ne güzel yağardı yağmurlar
Şimdi saklanıyor ölümden ayak sesleri
Ve yayılıyor kollarıma, ayaklarıma
İçimizin dağınıklığını nasıl toplarız
Sorular sorular..
Gölgesiz deniz
Yorgunum anlayamamaktan
Anlatamamaktan
Kimse "mutluyum"diyemiyor.
5.0
86% (6)
1.0
14% (1)