1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2048
Okunma

karga cığlığında ac bakışlara inat
soğuk parmaklarının geceye yalnızlığı
kirli dumanlı bir oda da kiralık sessizliğinde
kendine tutunmak ,saflığın sek beyazlığına
hiçlikliğin büyük gölgesinde kırık cıkık ölü duygu baharına
kuralsızlığın en özgür yükümsüzlüğün en ağır adımlarında
hep gölge siyahında ,cırpınan dipsiz dalga boyunda
ufkun güneşin gökyüzünün mavinin en durgun rüzgarın neşeşinde
bir türkünün en vurgun en keyifli hüzününde
titreyen alevin los güzelliğinde,
bireken kartanesi gibi kristal kalplerin endişeli mutsuzluk durağında
bir sercenin donarken ölümsüzlüğü bilmediği halde toprağa carpan vazgecilmezliğinde
kır ciceklerin her yağmura eğerken boynunu ,ve siyah toprak neşelle acarken bağrını
kelimelerin yetmediği ve yaşanıllamamış o kadar gecen her saat her mevsimin ayrı birikiminde
anlatılamayan icimizde yorgun yaşayan ve aklımızın en acımasız ve en derin yerindeki o mühteşem yanılgı
değermiki bağırdığım o kadar sessiz harflerin ve o kadar suskun ayrılığın,
gercek ağırlığındaki yalan celiskiye,fark edemedim ,yalansız sevemedim,hep cıkardı oysaki ,
yüzüme carpan hep sevgisiz kibar ret edilislerim,kendime söylediğim o kadar cirkin caresizliğim,
hadi söyle,,,
ne kadar ve ne kaldiki...
kendimden nefret etdiğim kadar,,,
eminim...
5.0
100% (1)