1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
829
Okunma
en az kaç dilde diyordu şair,
ana avrat dümdüz gideceksin.
sonra ötekisi girdi lafa,
sessiz’ce bilirim ben dedi,
o da yabancı bir dildir.
üç sokak öteden koşuverdi Süreya,
" beş dil biliyormuş ünlü kişi,
türkçe de bilse altı eder." deyiverdi
nefes nefese.
Ömer yakındı dilden,
"dile kilit vurmuşsun,
neyleyeyim.."
sonra
karanlıklar içinde konuştu bir diğeri,
yüz dilde dedi,
"yüz dilde seni seviyorum desen ne fayda,
bir defasında adam gibi sevmedikten sonra."
dil hep şiir oldu,
söz oldu,
ateş oldu,
göl oldu.
ki dildi insanı abad eden,
yine dildi onu berbat eden.
dile düşmeye görsün aşk,
görsün ölümü dilden evvel aşk.
Galip’se Şeyh, dedi odur ki,
"Ey dil ey dil niye bu rütbede pür-gamsın sen
Gerçi vîrâne isen genc-i mutalsamsın sen.."
duyuldu sonra sivri bir dil,
sonra bildim ki Nef’i merhum imiş.
sözü söz ola,
"Ey dil !Hele âlemde bir Âdem yok imiş
Var ise de ehl-i dile mahrem yoğ imiş"
Çözüldü dil sustu aşk,
göçtü içine herkes.
Geride tek söz kaldı,tek cümle;
"Dil odur ki,döndüre aşığı mecnun gibi,
Dil odur ki,öldüre maşuğu mecnun gibi!"
- Abdullah Cemek
5.0
100% (4)