3
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1264
Okunma
Bahar demini vurur geçmiş kıştan kalma tortuların pasına
Yeni umutlara eski adaklar yamanır
Mecalsiz bir ezgidir emekçinin bestelenmiş isyanı
Emeğin hezeyanı kürsüdeki ’adam’ın parmağına dolanır
Tecavüz yılgını halkların onurundan ibret alamadan
Gözü açık gider mütecavizler bu dünyadan
Görülmemiş hesapların faturası birbirine ulanır
Emeği hiçe sayanların haklarına zeval gelmesin diye
Pike yapar bomba dolu uçaklar, gökte ölüm uçar
Bulutlar yerden utanır
O şimşekler ki yere göğe şakırdayan ışıklı kırbaçlardır
O şimşekler de tıpkı bulutlar gibi kahırlanır
Rüzgâr hangi kentin sokak çöplerini havalandırmada şimdi
Hani nerede o denizleri çalkalayan mahşeri fırtınalar
Ölüm saçarken uçaklar her yer sütliman!
Oysa bir rüzgârla nasıl da zangırdatır penceresini gecekondular
Ölümün ibresi doların yeşilinden yanadır
Uyansın artık ölü uykusundan ninnisi küflenmiş çocuklar
Kepengi çekilmiş göz kapaklarını aralasın bu millet
Ses tellerine mızrap vurulsun! Başkaldırının türküleri çalınsın!
Safıma omuz verin sesime ses!
Çıt çıkmıyor sokakta, nerede herkes!
Birisi kaldırsın yerden onurun çamura belenmiş bayrağını
Birileri kılıç kalkan kuşansın arınmak için insanlığından
Birileri kalem kâğıt sancısı düşler kursun sevgiye dair
Sıkılmış yumruklara beyaz güvercinler adansın
Tütsüler yakılsın zeytin dallarından
Çocukluğumuzun salıncağından inip
Darağacına asılsın kul hakkı ile tıkınanlar
Çocukluğumuzu çalanlar kör kuyulara kapatılsın
5.0
100% (2)