13
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1323
Okunma
Ne güzeldi sükut, başımda duman;
Bir ben vardım, birde asılı zaman,
Sevdalarım vardı, cana kıymayan;
Çektiler, üzüldü ayağım yerden,
Düştüm yüzü koyun, hızlı trenden!
Su sesi, kuş sesi ve kaval sesi,
Yanağımda zambakların busesi,
Dudağımda Yesevi’nin nefesi;
Seher vakti ben düşerdim yollara,
Bilmezdim; fırında ekmek kaç para.
Başaklar çatlarken gün ortasına,
Kalmaz gönlümüzde, ne gam, ne tasa,
Bir de cam bardakta demli çay olsa;
İnan, herşey nasıl kolay olacak,
Kıyamet mi ? Nasıl olsa kopacak.
Gün eğer başını, deniz durulur,
Her gönülde harlı ocak kurulur,
Aslı göle düşer, Kerem vurulur!
Halelenir göğümüzde, ay dede,
Kırılır kadehim, son meyhanede !
Cancağızım, hayat dediğin ne ki?
Çekersin birini, kalır öteki,
Ömrünce sayarsın bitmez pösteki;
Bir güzeli düşür yine gönlüne,
Ne de olsa ömür katar ömrüne...
Hayrettin YAZICI