0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
824
Okunma
nasıl bir acı var yüreğimde
nasıl bir özlemektir bu
kan kusan bir yara kadar soğuk
ve damarlarımda gezen kan kadar sıcak
sanki bedenimin her zerresini dolaşıyor yokluğun
sanki karış karış canıma batıyor yalnızlığım
ve adım adım seni düşünüyorum
sana tutsak bir çocuğum ben
yokluğuna müebbet almışım
ve milyon kere özlüyorum seni
milyon kere gözlerinin içinde kayboluyorum
gülüşüne tutsak kalmışım
bedenim soğuk bir koğuş kadar acımasız
ateş gibi yanıyorum sonra
sonra ateş gibi kavruluyorum
oysa ne çok gökyüzünü ve seni özlemiştim
hüzünlü bir gece
dar ağacına kimliğimi astım
yamalı ceketimin kol düğmelerinde adın yazılı
hangi gecenin zifirisinde kaldın
hangi kör kuyunun karanlığında
yokluğunun küf kokusunda boğuluyorum
gülüşlerini izlemek isterdim
çocukluğumdan kalan bir alışkanlığım gibi
ama bu aralar üstüm başım tütün kokuyor
sana sarılamam ki
uzaktan sevebilirim sadece
biliyorum denizin mavisini anlatamam sana
biliyorum kuşların özgürlüğünü de anlatamam
ama biliyorum ki seni yüreğimin en derinlerinde
kıyıya vurmuş bir özlemin ateşi gibi seviyorum
küller nereye savrulursa savrulsun
sana tutsak bir çocuğum ben
güneşin doğuşunu hiç düşünmedim
hiç yakamozların denize sevdasını da
düşler kurmadım, düşlerde de yaşamadım
yada fırtınanın şiddeti nasıldır diye hiç düşünmedim
hepsini yokluğunda bir bir yaşadım
ben seninle bir şehri yürümek isterken
demir kapıların küf kokan seslerini dinledim
sana tutsak bir çocuğum ben
hadi gel özgürlüğüm ol
ibrahim dalkılıç
04/10/2016
01:45 izmir
5.0
100% (4)