14
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1631
Okunma

Muteber bir imin saklı tınısında raks eden
Nida yüklü söyleyiş belki de belirsizliğin gıyabında,
Tefekkür yüklü bir şarkıda dağılmışlığın sancısı.
Dağınık akıl, dağınık ikrar;
Tümden üreyen batıl hezeyan yine sensizliğin acısı…
Fıtratına yükledikçe gizemi,
Saçlarının hangi perçeminde saklansam,
Üstelik geri dönmeyeceğini bile bile,
Susmalara teslim olmuşken
Hilkat garibesi bir imde
Terk edilmişliğin aykırı cübbesine sığdırdığım
Onca gölgeden çıkıp da yola,
Sonsuzluğu pelesenk yapmışken anlamsızlığıma.
Anlık belki de ömürlük;
Sondan ibaret bir hikâyede
Üstümü örten kefenden sızan sıcakkanı
Yine sensizliğin hezimeti.
Kan kırmızı evrenden mütevellit olmasa keşke
Yıkılıp giden dirayete zincirlediğim yürek yarası;
Kırık gölgelere sığınmasak da duyumsasak cesareti
Ve kıblesinde aşkın en dokunaklı şarkıya nazire eden
Gamlı bir notayı buyur etsek hazanın yılgın sesine.
Adsız mekânların adı saklı hezeyanları var,
Irgat düşlerin sahipsizliğinden ibaret
Bakir sevinçleri.
Gök kubbenin sağanak bellediği rahmette gizli aslında
Varlıksızlığın ihaneti
Ve buğulu gözlerinde sevdanın,
Bir kıvancın eşiğinde,
Dökümlü bir aşka nazire eden aşk meleği belki de
Hezimete uğramanın verdiği tedirginlikle
Peyda olan nahoş bir sancıda
Evrilmişliğin sonunda meyleden o iç sese
Yüklediği densiz bir tefrikada.
Sözsüz kıvılcımların endamında nükseden
Yangının boyutsuzluğu kadar akla zarar
Ve gönülsüzlüğün ibaresinde
Mazbut bir nota:
Kayıp bir gam’dan çıkıp ta yola
Zaruri bir teselliyi mahrem kılan
Rencide edici bir edimde
Sancılanan en asil güfte.
Görmezliğimi ihlal eden dokunuşlarda
Bir sızıya denk düşen
Hangi aklı evvel ibare ise
Resmettiğim çakıl taşları kadar yakıcı ve tümseklerde
Savrulmuşken doya doya…
Avuç içi çocukluğum:
Sakil bir gölgede yitip gitmenin de ötesinde
Cengâver bir eda asılsızlığın nidası:
Buyur etmek ölesiye
Saklı huzurun vermediğim selası.
Gönülsüz kıblesinde doğurgan nefreti buyur eden
Şeytandan hatıra
Varlıksızlığı şu münafıkların
En tekil ihanet.
Yine aşka meyletmiş o ruhani fırtınada
Ermek olsa da kerameti
Yoksunluğun hicap yüklü yakarışında gizli
Bir nakarat:
Sevmelere hibeli yüreğin tekerinde
Saklı o dingin rehavet
Ve meftun sancıların bitiminde
Erip ereceğim hidayet.
Bağlamından çıktım yola,
Bir matemin düşkün nidası,
Tüm gergef hükümlerin ihanet bellediği
Sanrı yüklü dokunuşlardan da öte
Kimsesizliğin vebali.
Sondan sonrasından çok önce,
Kayıp devinimin perdeli gölgesinde
Hele ki dokunulmazlığın ucube telaffuzunda
Yiten bir mateme sır yükleyip,
Sınırsız yetileri mahrem bilip,
Bilinmezin gölgesinde vakur bir dokunuş.
5.0
100% (18)