11
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1349
Okunma

giyotin rüzgar keserken gecenin tenini
büyür sırtında hüzün kamburu
ansızın kuşatır karanlıklar
yüreğin eksenini
kentin kapısını çalarken
ayrılığın hoyrat elleri
savrulur tuzlu sularda
isli etekleri
yalnızlığın soluğu üşütür
ürpertir
sarışın bir yaprağa döner rengi…
sunturlu tokadını savurup
rehin bırakırken acıları hayat
kim duyar hıçkırığını özlemin
dudağın kenarına kıvrılan keder
suyun aynasından bakan yüz kimin
kudurup deniz
kıyıları acımasızca
kırbaçlarken dalgalar
yağmura
engel olamaz sundurmalar
kabuksuz yaralar tuza teslim…
bu boranda
bu fırtınada
sürükleniyor sığınaksız martı
çorak iklimlere
kızılötesi iz bırakırken zaman
tan yerine sıçrıyor kan
yokluğunun yanık kokusu
düşerken kristal küreye
boyun büken düşlerin
acılı bakışı düşüyor şiirlere…
AA