1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
883
Okunma

Yoruldum üstelik bütün geceler
soluk bir masa örtüsü gibi duran benzime bakıp
yaşamak diye üstüme yapışıp kalan gülüşün
hüzün kokuyorsa bir şehir kimin umurunda sevgilim
siz beni bundan gayrı bir başka sevin dedim
yoksa gitmeyi buralardan ben hiç istemedim
öyle ya susmuş kalmışım güvercinliklerde
has buğday kokusu geliyor burnuma uzaklardan
sebepsiz uğurluyorum bütün gölgeleri yerden göğe kadar
artık masamda balıkların parlak gözleri olsun diye
eski şairlerin sözlerinden alıntılarla uğurluyorum seni
donatın türküler ve ateş sularıyla şen şakrak evreni
yaz bitiyor usul usul gün erken kararıyor
az kaldı sahilde yalnız bir adam olmaya artık
eli ayağı çekip kimsesiz mendireklerde
tekirler ile yakamozlar kovalamak da lazım
bir tespih bir kasket ve bir başka hayat için
yollara düşen beş insan evladı için baht dileyin
bir güvercini kim sevmez ki hem kanatsızsa
bu kadar tarumar olmuşken gökyüzü uçulamamaktan
lila gölgelerle sarmaş dolaş olan kadınlar
ruz-i mahşerde sanki rastık çekiyorlar gözlerine bensiz
bu dünyada kavuşamadıkları adamlar için
evreşe yolları dar diyorum da hala inanmıyorlar
sahi kim aldanır bilmediği bir mevsime
gömleği çıkartıp kazağı neden giyer yangından çıkmışlar
ağaçlar yaprak dökerken yollarımıza
bütün çıplaklığıyla hakikat güncesidir takvimlerde güzün
sen durmadan ellerini çırp ben ardından geliyorum sevdiğim
denizden yol buldum küfürden ilham aldım yalnızım
aniden kesiliverdi sesleri çılgın böceklerin
sivrisinek vızıltıları ve kurumuş çamaşırlarımız balkonda
başı boş anılara benziyorlar nedense huysuzum
huzursuz pencerelerden bakıyorum yollara
üşümeye başladım gittiğiniz yerlere beni de götürün
anneler saçlarını yolup ağaçlar yapraklarını dökerken
5.0
100% (2)