0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1901
Okunma
Gülse Birsel’e Şiir
Bu şiirin yazılmasına sebep olan olay Gülse Hanımın aşağıdaki yazısıdır.
GÜLSE BİRSEL’İN YAZISI
Gülse Birsel’in ’Aynı fotoğrafta birlikte gülümsemek’ başlıklı yazısı şöyleydi: "Ege’de bir çarşıda dolaşıyorum. Girdiğim dükkâna, arkamdan kalabalık bir grup genç kız girdi. Sonra da fotoğraf çektirmek için bir sıra yaptılar. Selfie’ler çektiriyor ve “Dizi yap, onu yap, bunu yap, durmaa!” şeklinde talep ve azarlara maruz kalıyorum. Beni sokaktan gören kapalı bir hanım da girdi dükkâna. Yanıma geldi. Genç kız kalabalığından tam duyamadım ama “Fotoğraf çektiremeyeceğimiz için bari bir öpebilir miyim” gibi bir şey söyledi. “Tabii” dedim, sarıldık öpüştük. Ben o hanımın, üzerimde şort ve askılı bir üst olduğu için, hayat tarzı gereği benimle fotoğraf çektirmek istemediğini düşündüm!
Meğer o da, kapalı olduğu için benim onunla fotoğraf çektirmek istemeyeceğimi sanmış! Dükkân sahibi, genç kız kalabalığından uzakta olduğundan, söylenenleri daha net duyduğu için o hanıma “Niye Gülse Hanım sizle fotoğraf çektirmek istemesin?” deyince karşılıklı durumu anladık! Yani, o kapalı hanımla şortlu bendeniz, sarılıp öpüşmekten gayet memnunuz ama ikimiz de diğerinin, kendi çevresine karşı bu samimiyetin hesabını veremeyeceğini
düşünüyoruz! Üstelik, ikimiz de kibarlıkta öyle zirve yapmışız ki, bu durumu hoş görüyoruz! Durum anlaşıldıktan sonra “Estağfurullah, aşkolsun”lar ve “Allah razı olsun”lar havada uçuşurken, o coşkuyla sarılıp 27 poz filan verdik!
Yıllardır aynı şeyi düşünüyorum. Başörtülü-başı açık çatışması dev bir balondur, altı boştur, gerçek hayatta karşılığı yoktur. Aksini savunanlar ve özellikle hem hayatta hem internet ortamında aksi durumu pompalayanlara şüpheyle bakarım. Trol veya bu çatışmadan çıkar devşirecek karışık tipler birlikte gülümsememizi yıllarca engelleyen siyasetçiler, inşallah geceleri rahat uyumuyorsunuzdur!"
Muhammet Hanefi Taşkın’dan not: beni takip edenler bilir Gülse Hanıma 100 yakın Mektup (e-mail) yazdım. İlk Mektubu 2003 yılında Sabah grubunda çalışırken yazdım. Bazı yazılarından benim yazdıklarımı okuduğunu yazılarımdan isimsiz olarak alıntı yapmasıyla anladım. 2 defa da kısa uyarı şeklinde mail geldi.
Yani anlayacağınız ben Gülse Birsel hayranıyım. (bu suç değildir herhalde insanlar tarzını duruşunu beğendiği insanın haranı olabilir Ajdar ın bile fanları var) Osmanlı döneminde divan şiirinde Methiye Halk edebiyatında Güzelleme diye şiirler vardır. Ben Sevdiğim insanlara hatıra olsun diye şiir yazarım. Gülse hanımın hem yukardaki yazısı hemde 13 yıllık hayran-sanatçı ilişkisini kutlamak hemde Yenikapı mütabakatı toplumsal sözleşmesine katkı amacıyla bu şiiri yazmayı uygun gördüm.
Çok önemli 2 husus
1) Bu şiir bir Methiyedir Aşk şiiri değildir. Kendisi Gazeteci Murat Birsel’le evlidir. Ve benim ona sevgim kardeşanedir.
2) Lütfen bana çalıştığı medya grubu,kıyafeti, dünya görüşü üzerinden eleştiri veya hakaret içeren yorum yapmayın. Karşı taraf (sol kesim Avrupai insanlar) bize zeytin dalı uzattı biz de onlara gül verelim Ben Tasavvufçuyum ne diyor Mevlana.
Baza baza ol Mecusi ol putperest baza
Hey sen hilal kaşım
Çakır gözüm Fidan boyum
Sevgiyi yazan kalemim
Dostluğu anlatan dilim
Cennette Tuba ağacım
Peygamber Suyum
Havzı kevserim
Başak Burcum
On dokuz harfim
Besmelem ekmeğimin bereketi
Harunun Kız Kardeşi
İffet timsali Meryem’im
Geceleri Duam gündüzleri Rehberim
Mahzun yüzde tebessümüm
Kırık kalplerde umudum.
Söyle seni nasıl anlayabilir Sağır kulak kör göz
*
Ben bu toprakların öz bağrından çıkmışım
Atam Nene hatun Latife Hanım
Öğrenmişim Batının dilini
Savunmuşum öz yurdumu
Dün top mermisi taşırdı nenem
Bu gün ben mücadele ediyorum
Düşmanlarla
Bilimle sanatla Kalemimle
Mücadelem devam edecek
Ta ki kurtulsun ülkem düşmanlardan ebediyen
İzmirin kordon boyunda
İstanbulun sokaklarında
Bodrumun soğuk sularında
Trabzonun yaylalarında
Yani vatanımda öz yurdumda
Rastlarsınız ayak izime
Kaldırım taşlarında
Benden selam Olsun
Bu vatanın tüm evlatlarına
Şimdi dostluk için uzatın bir el
Bana derler uzun boylu çakır gözlü
Gülse Birsel