Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
kod adı mehdi
kod adı mehdi

BİR İSYAN BAŞLATTIM

Yorum

BİR İSYAN BAŞLATTIM

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1892

Okunma

BİR İSYAN BAŞLATTIM




BİR İSYAN BAŞLATTIM

giriş



Benim Mona ma bir yalvarma



Mona yapma,bana bakma

Aklıma bir şiir geliyor

Hani diyor ya şair



“Açma pencereni perdeleri çek

Mona rosa seni görmemeliyim

Bir bakışın ölmem için yetecek

Anla mona rosa ben öteliyim

Açma pencerini perdeleri çek”[1]



Senin bakışların beni yakıyor….

Seni seçtiğime

Sana baktığıma binlerce kez pişmanım

Hayalin karşımda duruyor…

Kurtulamıyorum…

Tek ümidim üniversiteyi kazanıp bu şehirden gitmen

Bu ikimizin ruh sağlığı için çok gerekli…

Yoo hiçbir şeyden korkmuyorum

Ben sadece senin incinmeni istemiyorum…

Kırdığım kalplerin arasına senide katmak istemiyorum..



Neden böyle Allah ım

Neden ben sevdiklerime kavuşamıyorum

Böyle mi olmak zorunda?

Bir insanın aşkı kalbime girince senin aşkının kalbimden çıkacağını mı düşünüyorsun?

Benim hakkımdaki takdirin bu mu?

Hep ayrılığın ateşinde mi yanmak zorundayım?



Ben neden hep imkansız aşklar peşinde koşturuyorum

Adını bile öğrenemiyorum aşklarımın

Onların beni sevdiğini biliyorum

Bana bakıp arkadaşına sarılıyorlar..



Şimdi ben biliyorum

Senin hayallerinle yanacağım

Kalbimde aşkın büyüyecek

Sen bir şey anlamayacaksın

Muhtemelen köyün gençlerinden bir de iyi bir dayak yiyeceğim



Anlamıyorum neden böyle olmak zorunda

Hani aşkın önünde dağlar dayanmazdı

Neden sana kavuşamıyorum

Yada kavuşursam ne değişir

Bu bir hatamı

Eğer hataysa bu benim hatam

Hatamı yaşamak istiyorum



Ama kızlar unuturmuş

Bunu duyunca sevindim belki

Sevdiğim kızlarda beni unutmuştur

Ama ben hiç birini unutmadım



BÖLÜM
(avuçlarımda tuttuğum kor parçasından duyduğum acı)

Anladım beni hayatta tutan tek şey AŞK

Galiba aşksız yaşayamıyorum…

Hakikaten ben hayallerimi gerçekleştirdiğimi düşünüyordum

Ama sana kavuşmak gibi bir hayalim olsa

Sonra sana kavuşamasam

Hep bu hayalle yansam

Sana baksam , baksam

Sonra sende bana aşık olsan

İkimizde yansak, yansak

Ve sonunda aşk şarabından içsek ,içsek

Aşkın şarabı zehir olsa

Aşktan ölsek,ölsek

Sonra dirilip yeniden ,yeniden ölsek

Ve cennette yer tutsak,tutsak

Kalbinde bir tek ben olsam tutsak

Bir güvercinin kanadından tutsak

Ve sonsuzluğa uçsak,uçsak

Ve yorulsak ta

Cennetin bir köşkünde dinlensek

Dinlesek çocuklardan aşkın türküsünü

Ve yankılansa cennetin semasında

Ve yazılsa aşkımız cennetin kapısına

Bütün aşıklar o kapıdan içeri girse

Ve ilk bizim ismimiz okunsa

Yer yüzünün en büyük aşkı budur deseler

Cennete öylece girsek



Öylece sana baka kalsam

Tıpkı dolunaya bakar gibi

Ve baka kalsam



Sana elimi uzatsam

Elim sonsuzluğa uzansa

Ama uzanmasa sana

Sana dokunamasam

Hep firakınla yansam

Susuzluğumu dindirmek için

Kevser havuzuna dalsam



Bir melek kanadını uzatsa

Bir serçe kanadını

Bir güvercin gerdanlığını

Bir lalenin yaprağını

Bir gülün kokusunu

Bir bebek gülüşünü

Ve sonsuzluğu delen bakışını

Çeyiz sandığına koysan

Bana öylece gelsen

Ve bende sana,



Bir volkanın küllerini

Bir istiridyeden Aldığım kum tanesini

Güneşin ziyasını

Mehtabın nurunu

Gerdanına dizsem samanyolunun bütün yıldızlarını

Ve okyanuslardan bir elbise yapsam

Kuzey yıldızını

Ve güney deki Zühre yıldızını

Bir eline güneşi versem

Alsam ve gelsem

Ve korkmadan Haykırarak

Seni seviyorum demenin

Yasak olmadığı bir krallık kursak

Cennetin krallığı

Tam bin yıl yaşasak

Zümrüt-ü anka ya inat

Küllerimizi nil nehrine dökseler

Biz yoktan yeniden varolsak

Kollarımı iki yana açsam

Kollarım bütün ufku kaplasa

Ve arasına sen sığamasan



Gözümde gittikçe büyüyorsun

Ve dünya küçülüyor

Parmağının ucunda bir damla su oluyor

Çölde bir kum tanesi

Kutupta bir kar tanesi

Bir meleğin gözyaşı

Değişmem saçının bir teline

Bütün kainatın hazinesini

Bakışların yeşili andıran gözlerin

Ve parmakların

Kalbin kızıl elmas

Kor bir alev benim kalbim

Üfledikçe kızıla döner rengi

Ve tam başının üstündedir

Cennete tırmanan merdiven



Şanı yüceAllah bana levhi mahfuzda

Kalemle yaz dedi

İlk senin ismini yazdım lev hi mahfuz kitabına

İlk senin ismini ezberledim

İlk senin resmini çizdim

Kırlangıçların gözüne

Kokunu menekşelere verdim

Bakışını sümbüle

Gülüşünü bülbüle

Ve doğduğunda ilk attığın çığlık

Bir baykuşun haykırışı oldu

Sen tan ağarırken doğdun

Yada güneş doğmak için seni bekledi

Tam üç bin gece geçirdim sensiz

Ve bu üç bin gece güneş hiç doğmadı

Ama hayalin vardı bir kırlangıcın gözlerinde

Adını ezbere biliyordum

Senin adının yanına kendiminkini yazdım

Susuzluğum artınca

Kevser havuzuna kandım

İçtikçe adını andım

Andıkça güzelliğine yandım

Yandıkça yandım

Ve kokusunu aldım elbisenin

On dört bin yıllık yoldan

Bir iğde ağacının yaprağında

Bir ıhlamur çiçeğinde aldım kokunu



Seni gördüm

Gök çatı yarıldı

Yıldızlar üstüme döküldü

Güneşle dünya arasında

Ayla dünya arasında bağ koptu

Başak burcunda dünya

Yörüngeden ayrılıp

Senin etrafında dönmeye başladı



bir türkü yankılandı kulaklarımda

“ey benim divane gönlüm

dağlara düştüm yanılız

bu cefayı kendi özüm

pek nail oldum yanılız”



“dağlar var dağlardan yüce

dağ mı dayanır bu güce

derdimi üç gün üç gece

söylerim bitmez yanılız”



“şahın ayağına varsam

hayırlı gülbengini alsam

kızılırmağa gark olsam

çağlasam aksam yanılız”[2]



ve ben dönmeye başladım

sağ elimi kaldırıp

sol elimi indirip

boynumu sağa büküp

bir neyin ağlamasında döndüm

tam kıble istikametinde hep seni gördüm

her dönüşümü 28 günde tamamladım

ilk hilal oldun sonra tam dolunaya döndün

işte sensiz geçirdiğim üç bin gecede

bu dolunaya baktım



ve bir gün isyan başlattım yeryüzünde

isyanın bayrağında bir hilal bir yıldız

hilali sendin yıldızı ben

rengini kanımdan alıyordu

hilal şevvalin hilali idi

zilhicce ye varmamıştık henüz

bir isyanın bayrağı idin

kavuşamayan bütün aşıkları temsil ediyordun

ve zilhicceye varınca

zafer için üç bin kurban adadım

her gece için bir kurban

anne koyun baba koç

ve İsmail e ağlayan İbrahim

Leyla ve mecnun

Ferhat ve şirin

Yusuf ve züleyha

Kuyunun dibinde Yusuf

İsyanıma katıldı

Bir isyan başlattım

Katılaşmış bütün kalplere

Can verdim ilkin

Kan verdim sonra

Çanakkale de ilkin

Son olarak Kudüs de



Sen bayrağım oldun

Adını Hep senin adını andım

Masum çocukları korudum

İniltisi sustu annelerin

Nereye varmak istediğimi söyledim

Elimden tuttun aşka vardım

Can verdim kan vermeye de hazırım

Seni kendime bayrak ettim

İsyan başlattım

Tüm zulme uğramışlar

Toplandı etrafımda

Paris hayatından bezmiş

Londra da muştusuz günler

New york ta yanan kuleler

Kahire sessiz

Bağdat yanıyor

Kudüs te bir bomba patlıyor

Sunni kadınlar zindan dan çıkarılsın diye

Tam yüreğimin ortasında bir bomba patlıyor

Kızıla dönüyor pazaryeri

Ve Kudüs ikiye bölündü

Birbirine düşmanlık taşıyor

Mennan cinleri

Çocuklar arasında

Ve bir leş tam tel aviv ortasında bir kavşakta yere düşüyor

Kimse dönüp bakmıyor

Ve onuru zedeleniyor insanlığın

Perçeminden tutulup cennete girmeyi umuyor

Hasidik Yahudiler



Ve fanatik Yahudiler

Yangına döndürüyorlar Lübnan ı

Ve ilk kez bir yenilgi tadıyor bir ordu



Bir isyan başlatıyorum

Züleyha için Ferhat için

Kavuşamayan bütün aşıklar için

Bayrağım sensin

Sancaktarım

Bir kuyumcu seni işledi

Üç bin gece gelinlik kızların bileklerine

“bileklerine çizdiğin dikenli tel kaderin değildi”[3]

ve ayrılık kaderimiz olmamalıydı

olmamalıydı

duvarın bir tarafında sen

bir tarafında ben

olmamalıydık

senden ayrı geçirdiğim üçbin gece

güneş bu kadar yakıcı değildi

olmamalıydı

Aramızda duvar

Duvarımı yıkan kadın

Bunu yapmamalıydın

Bak isyan başladı

Ey yüce sultan

Beşiğinde salladığın o gelinlik kız benim olmalıydı



İsyan başlattım

Mısırın bereketi büyük kral

Güneşin remzi ile

Mısır güneş tanrısı RA adına

Ve annesiz doğan çocuklar ile

Çocuksuz doğan anneler adına

Bu isyan

post modernizmin

İnsanların mutsuzluğundan aldığı gücü

Artık mutluluğundan almaya başlayıncaya kadar sürecek

Ve ben senin adını özgürce haykırana

Şiirimin satırlarından çıkarıp

Bir kır düğünün de

Köyümün gençleri halay çekip horon tepene kadar

Ve mermiler yakılıp

Bende veya sende gözü olanların

Canı alınana kadar

Sürecek



Benim isyanım duvara

Ve bu duvarı inşaa edenlere

Benim isyanım





Üsküdar sahilinde sevgilisi ile gezememiş

Osmanlı şehzadeleri adına

Benim isyanım İrlanda nın ezilen işçileri adına

Benim isyanım new yorkun görünmez insanları adına

Filistin de varilin arkasında öldürülen baba ve oğul Adına

Tel aviv de tam düğünün ortasında patlayan bombadan sonra

Ağlaşan çocuklar adını

Ve sırtı yatak yüzü görmemiş sokak çocukları adına



Benim isyanımın en büyük silahı aşk

Rengim Akdeniz mavisi

Bütün Dünya sevgilimin gözleri gibi yeşile çalmalı

Gözü gözüne değeni

seven sevdiğini almalı

Yanlış bedende yanlış ruh olmamalı

Ve aşkın şarabı bir pınar yahut bir nehir gibi

Çağlamalı

dirilmeli asya

Japonya nın kutsal imparatoru

Mağrur ve muzaffer olarak atmalıydı imzasını

Uzak doğunun savaş sanatçıları

Yeniden yazmalı aşkın savaşını

Ve duvar bir serçe kuşu darbesi ile yıkılmalı

Ve yeniden bir yağmur tanesi ile bir melek yeryüzüne inmeli

Ve bir daha gökyüzüne dönmemeli

Dünyanın en büyük sanatı bir kar tanesine gizlenmeli



Ama ben muzafferim

Sevgilim ve ben kedi olduk

Ve biz iki Yahudi kadın askerinin

Gözü önünde

Seviştik oynaştık

o serçe kuşu oldu

pencereme kondu

şu tabak da kor alev var dedim

inadına içti

iki çayın parasını kendim için

üçüncüsünü onun için ödüyorum

kahveci anlamaz bu hesaptan

henüz bizim çayın parasını hesaplayacak matematik icat edilmedi















2.BÖLÜM

(aşk ve ölüm kardeştir)



Hani ben bir isyan başlattım ya

Ne yapabilirsin aşkın için diye kendime sordum

ÖLMEYE HAZIRIM dedim haykırarak

Bir şiir yankılandı kulaklarımda





“Bir kucak söz senin için

bir kucak dua bana

kirpiklerin ucundan süzülen

bir tutam bakış

birkaç damla gözyaşı

karagözlü hürriyetlerde dökülmüş

bir avuç mısra sana

hasretlerde düzülmüş

şehadetin özlemi

kuşanmış şehadetin hatırası

bekler yüreğim şimdi

……………………………….

………………………………

………………………………

………………………………

kör bakışına doymayı

şehit kanına doysun istiyorum

bulvarlar soğuk betonlar

mermiler yuva yapsın şehit yüreklerde

ölü demeyin onlara sakın

rab katında diri diriler

insan için bir kez daha kanlarıyla yazdılar

bak

ÖLMEDİK ÖLMEYECEĞİZ”[4]



Evet insan kanına doysun istiyorum,

Bulvarlar soğuk betonlar

İlk benim kanıma doymalı

Bazen de

Yaşamalıyım diyorum

Hani diyor ya

ölüm,ölüm dediğin nedir ki gülüm

ben senin için yaşamayı göze almışım”



senin kokunu duyuyorum

yaşamalıyım diyorum

yeşile çalan gözlerin

beni hayatta tutuyor

bir iyilik daha yapsam öyle ölsem diyorum

bir kız çocuğunun bir daha başını okşasam öyle ölsem

Azraille pazarlığa giriyorum

Bir dakika daha çalabilmek

Sevgilimin yeşile çalan gözlerine

Bir kez daha bakabilmek için aslında

Aslında direniyorum

Hayata direniyorum

Yok olmamak için

İsyanımın bir parçası da direnmek

Yeşile çalan gözlerin için

Bir kez daha bakabilmek için



Ama ölüme nişanlıyım ben

Sana kavuşma ümidi

Beni nişanladı

Tam anlımın ortasında

İki kaşımın arasında

Bir secde izi gibi

Hep sana kavuşma ümidi

Sevgilimin yeşile çalan gözleri



İsyan ediyorum

Yalnızlığa

Sonra nişanım geliyor aklıma

Aynada kendi yansımamı görüyorum

Şükrediyorum

Ölümü yarattığı için rabbe

Kavuşma ümidi cennette

Muhakkak cennete gireceğim

Ve yanıma senide alacağım



Ve bir söz yankılanıyor zalimler için

Ben diyor yazar

“ben tanrıya inanmıyorum

ama eğer varsa siz kesin cehennemliksiniz”



Ve bir çocuk doğuracaksın cennette

Ol kelimesinden bir çocuk

Ve doya doya seveceğim

Hiç büyümeyen

Her öpüşümde

Bin gülücük saçan

Üç yada dört yaşında

Asla beş olmayacak

Koşması bir tavşanı andıran

Gülüşü melekleri kıskandıran bir çocuk



Bir çocuk olmalı

Olmalı

Madem dünyada yok

cennette olmalı



Cennet için ölünmeli

Ama ilk önce sevgilimin adı için yaşamalıyım

Dudaklarım arasında dilimi yakan kor bir alev gibi

Taşıyorum adını hiç kimseye söyleyemeden

Tıpkı Musa gibi

Dilimi damağıma dayayıp

Yalnızca Allah diyorum



Ve karşıdan ses yankılanıyor

Senin ismin

İşte bak ismini yazamıyorum satırlara

“kıracağım ihanet kelepçesini”[5]

bir volkan ağacı gibi

içimde büyüse de acı

ve sırtımda tam kalbime denk gelen yerinde

taşısam da paslı hançerin yarasını

kutlu bir müjde geliyor

öleceğiz

ama öyle bir ölüm ki

dip diri bir şehadet

bak ölmedik ölmeyeceğiz

ey ölümlüler

bir aşkın yakışı nasıl söndürür

hayat denen

rezil bir o kadar acımasız

zamanın yok ettiği basit

anlamsız bir kavram sadece

hayat



müjde öleceğiz sevgilim

yeşile çalan gözlerin

benim olacak

ve benim kahverengi

gözlerim sadece seni görecek

sadece seni görmem için

gerekli bu gözler

ve senin gülüşünü işitmek için

gerekli bu kulaklar

ve en önemlisi

kokun


Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 
Bir isyan başlattım Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Bir isyan başlattım şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR İSYAN BAŞLATTIM şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL