4
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1712
Okunma

Öyle suallerle bakma bana,
Gözlerin içime akan bir zehir,
Dilin kılıç gibi keskinleşir,
Hendekler açılır yüreğime.
Kıyılarından geçer soğuk bir nehir
Sende hiç acıma yok mu?
Hedefin tarumar gidersen,
Eksilir küçülürüm biçareyim ben,
Biraz daha kalsan, gitmesen...
Saçlarım bile bana düşman,
Kırlar gammazlıyor bir bir yılları.
Dilim olsaydı sana yakaran
ve her yerde aşkını yayan…
Bilmem ki olur muydun?
Issız kulübemde aşka esir canan.
İntihar ediyor rüzgarlar bile,
Saçlarının her telinde…
Birde bu ibadullah-ı Bekir işte.
Gözlerin gayrı suskun deniz.
Ancak duruşunda ki bu ince sır
Diyor ki,
...“Geç kaldın bunca yıl.
...Bak saçlarına, ele veriyor yaşını onca kır.”
Ve bu zelzeleyle göçüyor
içimde biriktirdiğim yığın sır.
Artık her yumrukta aynalar değil,
Yüreğimde ki papatyalar kırılır.
Her darbe hendekler açar yüreğime
bu garip düşer Ruhu şahlanır.
Gerçekler hazin bir mevsim, rengi sarıdır.
Dökülür yaprak yaprak üstüne
işte o anlarda insan özüne gömülür.
5.0
100% (7)