4
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2254
Okunma

“Ateş böcekleri tam on iki yıl toprak altında gelişimlerini tamamladıktan sonra yeryüzüne sadece dişisiyle buluşmak üzere gelirlermiş. Erkekle dişinin buluşması önce sırasında parlamaya başlarlarmış. Bu onlar arasında bir çeşit özel işaretleriymiş. Aslında bu parlama, etrafa yaydığı ışık, erkek ateşböceğinin karşısındaki dişiden bir karşılık alamadığında yaptığı şeymiş. Erkek ateşböcekleri böyle bir durumda öyle yüksek bir ateş çıkarırlarmış ki kendi kendilerini yakarlarmış. Tabi bu onların acı sonları olurmuş.”
İnsanda da öyle değil midir?
Karşılıksız sevdalara tanık olunca, kanda melankoliye neden olan bazı kimyasal maddelerimizde artışlar oluyor. Ardından gelişen ölümler, hoş değil tabi. Şair aşkı, sevdayı, dostluğu, hüznü en güzel yazın diliyle çizip resmedendir.
Bende ateş böceğinin sevdası uğruna ölümü göze-alma cesaretini, vatan sevdasıyla özdeş tutmak istedim.
At izleri it izlerine karışmadan tabi...
Hep sevgi olsun yüreğinizde. Her daim barış açsın gönlünüzde…
Arzun sevda ateşinde yanmaksa
İyi düşün, bu zorlu uzun yolda
Ateş böceğinin sevdası gibi
Barış adına uçmak gerek, uçmak gerek...
Öyle ki vatan uğruna
Bu sevdanın narında
Ateş böceğinin sevdası gibi
Yanmak gerek,yanmak gerek…
Cesaretle sonuna kadar
Hem de koşulsuz ve öylesine
Ateş böceğinin sevdası gibi
Sevmek gerek, sevmek gerek..."
5.0
100% (4)