6
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
1092
Okunma
.
aklım bir koyu orman
orada her şey seni düşünmeye kesilir
ipek bir yağmur kırışır yüzünde sanki şehrin
kapının biri, soğuk duvarın ardında, açıp ağzını bekler
ayaklarım değer, Çınarcık’ta sahil kasabasında suya
böyle kaç telaşın ipini çektim ağır ağır
topladım ne çok, dağıtmadan kendi yükümden
bi yerden beni seslendiler, duymadım
bi yerde unuttular
kaldırıp parmağımı kendimden söz aldım
neden aynı yerinden katlanırmış acılar
ve ruhlar, ütüsü bozulmadan taşıdığımız
bin uykuya okuyorum duamı
sevgilim; üflesem dağılmıyor
aramızdaki bu çok konuşan kalabalık,
yalnızlığın çığırtkan sesi
ah annem; beyaz sabun kokusu
kimin atlası bu sırtımda,
kimin kuyusu ,bağırdığım karanlığına
hangi kente gitsem sevgilim
yorgun bir savaş sesi iniyor geceleri
yavrusuz analar kıvrılıyor uykuma
avuçlarımı sıkıyor ölü bir çocuğun bilyesi
ve en çok böyle zamanlarda utanıyorum birini özlemekten
ve söylemek;
ve koca bir çığlık olmak geçiyor içimden
sallayıp, dağıtmak evlerinizi
dünya ağır bir uykuysa
yaşamak; nefs-i müdafaa
beni neyin kavgasında düşürdün anne
hala acıyor kalbim, elimi uzattığım bulutlar darmadağın
yağıyorum; saydam, ince bir akşama
.