1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
570
Okunma

Deli bir rüzgarın
Merhametine bıraktık
Yaprak misali dökülen yılların
Ahirini…
Ne soran oldu
Ne hal hatır bilen
Tek tabanca yalnızlığımın
Namlusunda bekleyen
Paslanmış mutlulukların merhametine kaldı
Gülüşümüz yüzlerde…
Ne gidenler geri döndü
Ne son yolcu çıktı kapıdan
Yalnız durakların
Yalnız bekleyenleri olduk hep
Bundan sonrasına diyerek
Mayalayıp durduk içimizdeki kederi
Teselli olmayan yaralar aldık
Hiç yoktan
Hiç yoktan adını türkü yaptık dilimize
Akordu bozuk dünyanın merhameti
Diz boyu…
Vurdukça kırıldık
Telimize…
Telli duvaklı yarınlar bekledik
Karanlık geceler sonrası
Gün oldu kalabalıklar içinde
Vurduk dibine yalnızlığın
Gün oldu
Işıksız sokaklarda köpeklerle konuştuk
Bir ekmek kırıntısına…
Okşadık okşanmayan yaralarımı
Kabuklar hoşça kal diyene
Yaralarımız kanayana kadar..
Ve tükendik..
Ve bittik….
Azar azar…
Oysa biz
Bir dostun sesine hasret kaldık
Düşerken gözyaşlarımız
Yastıkların üzerine…
Ulan bir merhaba
Bir nasılsın
Bir zıkkımın kökü diyen olmadı
Kör kütük hayallerin üstüne…
Gülen birkaç fotoğraf karesine
Sığdırdık teselli makamından
Gülüşlerimize…
Saymadık kaç düşümüzü
Kurban ettiğimiz kahpe gönülleri
Ve sayılmadı adamlığımız
Sevda yoklamasında…
Kopsun inceldiği yerden
Diyerek
Kaç düğümü çözdük beyhude
Kaç kadeh kırdık
Kahretsin diyerek…
Yalandan bile olsa
Kaç kere duyduk
Vurulduğumuzu
Sırtımızdan…
Deli bir rüzgarın
Merhametine bıraktık
Yaprak misali dökülen yılların
Ahirini…
Ne soran oldu
Ne hal hatır bilen
Tek tabanca yalnızlığımın
Namlusunda bekleyen
Paslanmış mutlulukların merhametine kaldı
Gülüşümüz yüzlerde…
Ali ALTINLI – 28/05/2016
Saat: 23:07
5.0
100% (3)