Hicran var
Bir iz kaldı yürekte bir "biz"
Önce mevsim soldu koşar adım kollarını açıp gelirken, Taşa takıldı dizleri kanayan bir iz oldu sevda Yıldızlar kaydı dolunay gecti günler ardınsıra dizildi birbiri ardına Bekledim. Ama sen hic yokluğunu percemleyip gulmedin bir sabah Ve artık rüzgar bile bıraktı kokunu getirmeyi... Hangi mevsim bu? Avuclarıma birseyler damlıyor. Galiba açık kaldı pencerem... Oysa bana sen kala bir tren gelmeliydi Can evimden vurabilmek icin birkez daha Olmadığın her gün için bir siir yazdım Ve icine senli hicranlar koydum Biliyorum hic bir zaman görmeyeceksin Görsende anlamazsın zaten Mesela; hasretimden mendil satan mülteci bir cocuk kadar caresizim desem Gülersin. Sahi hangi mevsimdeyiz? Yapraklarım dökülüyor sayfalarca Ne ara doğdu güneş? Gökyüzümde kararan bulutlar var Hicran var! Akustik bir nota düser dilime Kelimeler koyarım üzerine Ve her tını da adın seslenir bu sehirde Bu sehir girdap bu sehir hüzün yumagı Sense paçoz bir edayla salınarak dolasırsın sokaklarında Afedersin! Üzerine basıp gectigin o kaldırımda bir kuyruk acım var Bir de unutmaktan hic vazgecemedigim gülüşlerin Hicran var! |