3
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
882
Okunma
Sen bıkkınlık nedir bilirmisin?
Bir başına kalarak orta yerde
Sokakları göz yaşlarınla yıkadınmı
Yorganın ederek yıldızları, gökyüzü ile örtündünmü?
Sen hiç nefes almaktan bıktın mı?
Pamuk ipekli taşlardan, yastığın oldumu
Kıskançlığın; kıstırılmış iki duygusunu
İlkin’de nefreti aşarak,
İkincisi’nde sevgiye düşüp yanıldın mı?
Bir kuş kanadında veya serçe yavrusunun..
Kurt ile insanı, kıstırdımı hiç kapana?
Hangimiz şanslı hangimiz şanssız?
İkisinden biri kaybeden yok mu? sonunda!
Kuş’a talih diyerek, oyun oynatıyor hayat insana
Fırsatçı baykuşlar ürkekçe konar bolluğa
Aç kaldığı günleri de, var değil mi?
Sen kaybetin diye haysiyetin, şerefini
Yadırgama yoksulun gururlu duruşunu!
Altın kafese, konulan bülbülün çilesi mi bitti?
Yoksa altın eğer takılan, eşeğin yükü mü indi?
Gönlü sefiller, güçlüden yana yalaka
Gönlü asiller zayıfı taşıyan taşıyana
Sende mi koştun gönlü sefil olana
Zirhtan giydin mi tenine altın elbise
Pörtü böcekler, pullara bayılır kabirde
Dünya mülkü için, incitme gönülden sevenini
Altından giysende, kefeni sıratta yoktur ederi
Dünya mülkün olsa; ezipte canlı nesneyi incitme!
5.0
100% (2)