20
Yorum
37
Beğeni
5,0
Puan
1716
Okunma

Hüznün rahmeti ve asılmışlığın hikmeti,
O ki peyda olan en içli hazan,
Külyutmaz bir ömrün gıyabında
Rest çektiğim demli bir yalnızlık,
Miadı dolmuş bir öfkenin gıybeti iken
İnkârı yâd ettiğim dünün tekelinde
En hazin reçete.
Gidenlerin ardından usulca nifak sokan
Kaderin gizil tehdidi:
Olmak ya da olmamak ki tekeri kırık,
Tam takır bir gönül ki en devrik cümleyi
Teğet geçtiğim ölüm öncesi bir sahtekârlıkla,
Gönülsüz bir iç çekiş,
Hüznü revnak bir günce:
Aslımı inkâra yeltenmediğim o hazinede saklı
Tüm mazim, dengini yitirmiş solun
Nüktesinde tıkanılmışlığı nefesin,
Hicap ettiğim sonu kucaklamadan önce
Tanrıdan tek dileğim
Yine de kimselere demediğim.
Hatıratını yüklendiğim en sakil ve müşkülpesent
Tümceye yığdığım ıssız ve bakir bir gönül güncesi,
Şu devrik günün bitiminde,
Sattığım bir ömürden arda kalan
Yine de ıskaladığım gönülsüz bir coşku
Adı aşk adı dost adı yok belki de.
Belki de belirsizliğin hükmünde sefil bir telaş,
Sakil bir yürek
Ve en görgüsüz acı:
Gönülden bir hutbede kıstırdığım anlık bir hezeyandan
Arda kalan,
Tekerrür eden
Demlendiğim, dertlendiğim ve derlediğim
Günlerden bir sonraki durak,
Sona rağbet etmesem de
Dilimde asla yok tek bir isyan.
Dingin bir tecelli olmasa da hükmü
Ve asılsız bir rötuş yüreğin karaladığı
Ama asla karalamadığım yine de zaman zaman
Kandığım asılsız bir suret,
Yine de ne inkâr ne nefret.
Sevebildiğimden de öte,
Sezdiğimden önce yâd ettiğim,
Yankısı bulutlara çarpıp da
Gölgelerin çeldiği.
Sığındığım ama sığdıramadığım,
Serzenişi saklı tek bir imgede,
Soyutlandığım ve baştan sona aykırı bir reçete,
İsmi, cismi olmayan,
Kırık bir ağaç kökünden fışkıran hayat zerrecikleri;
Sezgilerin de ötesinde vuku bulan üç beş gölge,
Kısık sesini duymazken önceleri,
Bağırdığım, bastırdığım en büyük darbe.
Dünden öncesi yok ne de sonrası,
An’ım kayıp, olsa da umudum
Yine yürekte saklı.
Ah ben ki bencileyin yığdığım dip dibe,
Ah sen, diyemediğim en sefil hecesin sen aşk:
Tek bir katrede, tek bir hanede gizli
Hele ki doldurulmuşluğu şu boyutsuz haznenin,
Taşıp içinde boğulduğum müridi hüzün,
Tek vazgeçilmezi ömrün paye vermesem de
Payidar bir sağanakta solduğum
Ve soluduğum hutbede kovuşturduğum gölgeye istinaden,
Seğirttiğim yüreklerin çeperi iken
En hazin darbede ölgün bir ömrün
Elde kalan son hükmü.
Bilip bilmeden rast geldiğim en ölümcül hücre
Yine içinde devinmekten yana yakıla
Seğirttiğim onca tufandan yürekte asılı kalan;
Gömüt bildiğim ve yüz sürdüğüm,
Ansızın peşine düşüp iz bildiğim,
Seyri ki cefa yüklü,
Sormadım kimseye oysa:
Sefası nerede saklı.
Yine de başladığım bir ömrü payidar kılan
Şükür dolu gönlün pervazında
Soluklandığım anlık bir durak
Ve elimde kalan son yaprak,
Dünden arda kalan son ganimet:
Çözemediği bir bulmacanın en asil karesi,
Aşka delalet.
5.0
97% (32)
4.0
3% (1)