Sitemizde Şule Yayınları isimli yayınevine ait Toplam 737 kitap bulunuyor.
Şule Yayınları 1990 yılında Ali Ural tarafından İstanbul’da kuruldu. Onyedi yıllık serüveni boyunca, sayıları neredeyse 300’ü bulan güzel çocuklarla çıkıyor okuyucunun karşısına. Türk toplumunun yüzlerce yıldır devam eden alışkanlıklarının kırılmaya başladığı, geleneğin popüler kültür tarafından çölleştirilme tehlikesiyle baş başa kaldığı bir dönemde Şule Yayınevi, hayatın hafızası olmaya; geçmişin anlamını, günün anlattığını, geleceğin adresini özgür ve özgün olarak okuyucusuyla paylaşmayı amaçlıyor.Bünyesinde bulundurduğu Merdiven ve Benseno Yayınları’nın da satış ve dağıtımını yapan Şule Yayınları geçmiş yıllarda Merdiven Sanat ve Kitap Haber dergilerini çıkartarak edebiyat dünyasına katkıda bulundu.Halen Merdiven Şiir dergisiyle şiirin çıtasını yükseltmeye devam etmektedir.Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 1999 yılında Yılın Yayıncısı ödülünü aldı.
Türk Klasikleri,Dünya Klasikleri,Doğu klasikleri, Çocuklara yönelik kitaplar,Merdiven Şiir kitapları,Kuran Araştırmaları,Tarihi Gerçekler,İletişim,Modern Doğu Edebiyatı üzerine kitaplar yayımlamaktadır.
Görünmez’in Arıları, şiirin bizi şiir hâline sokması gerektiğine inanan, şiirin tadını çıkaran, şiirin saf rüyasında yeryüzünü derin bir acı ve tutkuyla kavramak isteyen bir şairin lirik şiir merkezli okuma notlarından oluşmaktadır. “Kovanım yağma olsun” diyebilme gözü pekliğini gösterebilecek okurlar için…»»
Yerde yuvarlanan dudağı elime aldım. Hiç susmadan mırıldanıyordu. Birine kızmıştı. Sürekli suçluyordu onu. Kulakları olmadığı için, yanlış kişiye söylendiğini anlatamadım. Gözleri olmadığı için tanıdık bir el tarafından tünelin boşluğuna yuvarlandığını görememiş, dudaklarına bulaşan çamuru silememiş, susması lazım geldiğini bilememişti. Cebime attım. Belki bir gün lazım olur diye. Tedbiri elden bı..»»
Sevgili babacığım ne çok şiir yazmadınUyanmasın acılar, düşler ürkmesin diyeBen ki hayattan düştüm, kime çektimse böyleGelmeseydim dünyaya o kadar kırılmazdımBu yüzden seviyorum her şeyi ölesiye»»
Bazen hasretin vuslattan hayırlı olduğu söylenir. Vuslatın hayrı hasretin kalbinde demlenirmiş zira. Hasret bedeli ödenmeyen vuslatın tadı çıkmayabilirmiş. O sancılı mesafenin içinde, kekre kuytunun gölgesinde bereketli tohumlar bekleşirmiş. Baharı nazlayan kış gibi, dal uçlarını bayram yerine çeviren bir susuşun tetiğini çekermiş. Üveys’el-Karani'nin hırkası şahit olsun. Vuslatı olsaydı Üveys’in,..»»
Başparmağımın nereye gitmiş olabileceği konusunda hiçbir fikrim yoktu. Nelerden hoşlanır, boş zamanını nasıl geçirir, hangi tür kitapları okumayı sever, hiçbir şey bilmiyordum. Nasıl bileyim, daha önce onunla hiç konuşmamıştım ki! Ayakkabımı çıkarıp bir ümit diğer parmaklara sordum, nereye gitmiş olabilir bizimki, diye. Zavallıların ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüştü. Bilmediklerini söyledil..»»
“Kapının önünde, korkuyla ve dehşetle etrafı izlemeye koyuldu. Sonra çok ilginç şeyler oldu. Dehşet şeyler! Ne varsa O’nun hazinesinde bir bir çıkıp geldi yokluktan. Kün, demişti çünkü. Hadi artık herkes hikâyesini alsın ve yola düşsün! Sanki ne zamandır bu emri bekliyorlarmışçasına her biri hikayesini koltuğunun altına alıp koşmaya başladı. Gökler gök oldu sonra ve yerler de yer. Sonra hikâyeler ..»»
Hayır oğlum, hayır. Asıl sen hiçbir şeyi görmüyorsun, gözlerini kin bürümüş. Başkalarının en küçük bir hatası bile gözüne geliyor fakat kendi büyük hatalarını göremeyecek kadar da körsün. O kötü bir şey mi yapıyor? Eğer kötülüğü yapan yalnız o olsaydı, ortada kötülük falan kalmazdı. İnsanlar arasında kötülük bir kişinin başının altından mı çıkar? En az öldüren kadar ölen de suçludur derler, doğru...»»
Yazarın ilkokuldaki oğlunun tuttuğu günlükten faydalanarak 1886 yılında kaleme aldığı Çocuk Kalbi, iyi, doğru ve güzel olanı çocuklara sevdirmeyi, onları olumsuz değer yargılarından korumayı amaçlıyor. Yapıcı ve uyumlu bir kişiliği aşılamaya çalışan kitap, çocuğun toplumla barışık yararlı bir insan olmasını hedefliyor. Çocuk Kalbi, bir kalpte ne çok sevgi ve ne çok mutluluğun olabileceğini gösterd..»»
İki Dil, İki Hayat akıcı ve anlaşılır anlatımından güç alarak sade dil ile arı dil arasındaki farkı bütün detaylarıyla anlatmak üzere okurun karşısında. Sade Türkçe ile Öz Türkçe’nin alt yapısını oluşturan sosyal, politik, kültürel gerekçelere de tek tek değinen Necati Mert, iki dil arasındaki farklılığın tarih içindeki yerini ortaya koyuyor.»»
Edebiyatdefteri.com, 2024. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
Edebiyat -
Şiirler -
Kitap
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.