ÜYELİK GİRİŞİ ÜYE OL
Anasayfa Şiirler Forum Etkinlikler Kitap Nedir? Bicümle Tv Müzik Atölye Arama Blog İletişim Yazılar
Giriş Yap Üye Ol
Hayat tramvay gibidir... Tam yer bulmuş, oturacakken bir de bakmışsın son durağa gelmişsin. Camillo Sbarbaro Paylaş
ANASAYFA
ETKİNLİKLER
NEDİR?
TİVİ
BLOG
BİCÜMLE
ATÖLYE
ARAMA

Editörden... Şakası Yok Bu Yazımın...

1 Nisan dedik. Yapacak bir şakam bile yok. Zaten gökyüzü yeterince bir şakaya maruz bıraktı bizi, İstanbul ağlaya ağlaya gününü geçirdi. Yeşilçam’ın unutulmayacak isimlerinden Ekrem Bora’yı kaybettik, acımız büyük. Daha ne diyebilirim ki.

2.4.2012

Editörden... Şakası Yok Bu Yazımın...

Şakanın bol olduğu bir gündeyiz, demek isterdim!
Fakat biz hemen her gün onlarca şakaya maruz kaldığımız için, artık 1 Nisan’ın eskisi kadar popülaritesinin olmadığını düşünüyorum, zannımca. Bizim şakalarımızın hayatımızı kavradığı, bir türlü bizi mutlu etmeyen ve olmaması gerektiğini düşündüğümüz şakalarla karşı karşıya kalıyoruz.

Doğalgaz ve elektrik aldı başını gidiyor, benzin ve motorine son iki ayda üç sefer zam geldi sanıyorum. Bu ne biçim dünya yahu! Gerçi dünya dememek lâzım. Bu ne biçim memleket kardeşim. Biz dünyanın en pahalı benzinini kullanarak dünyanın en özel varlıkları haline gelmiş bulunmaktayız. Bu nedenle 1 Nisan muhabbetini geçelim... Bence dünyanın en özel insanları olarak gurur duymaya, kendimizi daha çok güzel göstermeye devam edelim.


Neden bu konuyla başladığımı sormayın. Ben hayatım boyunca siyaset konuşmaktan nefret eden biri oldum ve yazmadım. Fakat sosyal medyada yazılan konuşulanları takip ediyorum da, ne kadar boş konuşan var. "BİZ" olamayan bir insan topluluğuyuz , "BİZ" olduğumuz tek konu, herkes kendi totosunu kurtarmakla meşgul. Kendini düşünmek ve yolunda gitsin diye yalakalığın doruğa ulaştığı, verilen sözlerin tutulmadığı, emeğin ve hakkın yendiği, sırf para uğruna sevmedikleri, mutlu olamayacakları kişilerin yanında, sevmedikleri kişilerin ailelerine katılıp yaşamlarına katlanan aklı kıt insanlarla dolu. Lanet olsun sizin paranız işiniz gücünüz... Sahtekar bir toplum olma yolunda gayet büyük bir hız almış durumdayız. Çocuklarımıza uyanıklıkların en gözde seçeneklerini öğretip, onları hayata böyle hazırlıyoruz.Ne mutlu bize!


-Oğlum derslerin bitti mi?
-Evet anne..
-Kontrol edebilir miyim, getir bakayım.
-Anne hocanın bilgisayarından cevap notlarını hackledi arkadaş, biz de biraz değişiklik yapıp yazdık.
-O zaman gerek yok akıllı oğlum, gel sana dondurma vereyim : )))


Bugün sınava giren var mıydı aramızda bilmiyorum. Ama çocukları sınava giren vardır mutlaka. Allah emeklerinin karşılığını verir. Umarım güzel haberlere kavuşursunuz. Çalışıp, emek harcayanların başarıları daim olsun.



Neyseeeee, biz özümüze dönelim.



Yeni yeni filmler vizyona girdi bu haftada, "Şansa Bak" konusu hoşuma gitti. Kesinlikle izlyeceğim bir film. "Titanların Öfkesi" eğer eğlenceli bir arkadaş bulabilirsem yanıma olabilir. Vurdulu kırdılı filmler öyle kendi halinde sakin arkadaşlar ile izlenmiyor : ))) "Pamuk Prenses’in Maceraları" mutlaka ve mutlaka izleyeceğim bir film. Fragmanını izlerseniz siz de izlemek isteyeceksiniz. Filmi vizyona girmesiyle birlikte Suzanne Collins’in satış rekorları kıran “Açlık Oyunları” nı izlemekte istiyorum. Gerçi sinema eleştirmenlerine göre kitaptaki karakterlerin tam anlamıyla yansımadığını ifade ederlerken, filmin temposunun düşmemesi ve sürüklemesi nedeniyle kitabı okumayanlar tarafından sevileceği yönünde. Ben sinemasını izlemekle birlikte kitaplarını da okumak istiyorum. “Açlık Oyunları”, “Ateşi Yakalamak”, “Alaycı Kuş” üçlemesini bende en kısa zamanda okuyacağım. Satış rakamı 70 milyonu bulan kitap serisi genç kuşak okuyucuların fazlaca ilgisini çekmiş görünüyor. Deniz’im nerede bilmiyorum ama dün kızıyla birlikte filmi izleyenlerden ve uzun zamandır bu filmi beklediğini biliyorum. Ayrıntılı bir yorum kendisinden geleceğini biliyorum.



Eveeeet bakalım ülkemizde bu yıl kitaplar aleminde neler olmuş? Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2011 yılına ilişkin Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) İstatistiklerini açıklamış. Buna göre, 2011 yılında yayıncılar tarafından 39 bin 247 kitap, 258 elektronik kitap (DVD, VCD, CD), bin 37 web tabanlı elektronik kitap, 60 kitap kaseti, 127 harita ve 657 diğer materyal olmak üzere toplam 41 bin 386 materyal için ISBN alınmış. 2010 yılına oranla yaklaşık yüzde 15 artış gösterilmiş. Materyallerin yüzde 94,6’sı Türkçe, yüzde 2,9’u ise İngilizce yayınlanırken, yayınlanan materyallerin basım adedi 176 milyon 439 bin 551 oldu, 2010 yılına göre yüzde 24,8 artış göstermiş.


Duruma bakılırsa 2012 yılının sonunda bu artışlar devam edecek. Kitap okumuyoruz diye bilinen bir milletiz ya, peki bu artış nereden kaynaklanıyor bilemiyorum. Aslında her geçen gün kitap okuma sayımız artıyor. Ha gayret biraz daha arttıralım ve çocuklarımıza küçük yaşlardan itibaren, günde en az birkaç sayfa bile olsa kitap okuma alışkanlığını verelim. Bugün CNN Türk kanalında Ayşe Kulin’in bir söyleşisi vardı. İzlemiş olanlar vardır aramızda. Kitaplardan, kitapları yazma serüveninden, yeni yazar olma yolunda ilerleyenlere çok güzel faydalı bilgiler içeriyordu. Çok keyif aldım. Diyor ki; “ Kitap okumayan biri asla yazamaz. Özellikle yeni yeni yazmaya başlayanlara bir tavsiyem var, mutlaka günlük tutsunlar. Örneğin günümüzde yaşanan ve eleştirdikleri her şeyi kâğıda döksünler. Ben bunca yazmayı seven biri olarak çok uzun zaman önce başlayıp bunu yapmayı çok isterdim.” Günlük tutma işi benimde yapmadığım bir şey. Fakat sanırım bugünden itibaren bunu yapacağım. En azından günlük olmasa da genel anlamda ben neler düşündüklerimi yazıyorum desem de, günlüğün yerini tutmuyor. Burada yazdıklarımın dışında eleştirdiğim ve bir türlü yansıtmadığım, ilgilendiğim ama belirtmediğim bir çok konu var dilimin ucunda. Bir yerlerden başlamak lâzım. İleride bizi merak eden geleceğe belki bir aktarım olur. Hem ilk ağızdan en kuvvetli şekilde.



Geçen hafta dünya tiyatro günü’ydü. Konuyla ilgili aklıma gelmişken söyleyeyim. Bu ismi çok seviyorum çünkü. Tiyatro’da en büyük ödül Haldun Dormen’e verildi. Ve 14. Devlet Tiyatroları Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali, bu yıl ’Sakıp Sabancı Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün Haldun Dormen’e verildiği törenle başladı. Haldun Dormen ölümsüz diye nitelendirdiğim sanatçılardan biri, çok sevindim bu habere. Başarılar daim olsun.



Erdal Öz’ün anısını yaşatmak için her yıl bir şair ya da yazara verilen Erdal Öz Edebiyat Ödülü bu sene Murathan Mungan’a layık görüldü. Erdal Öz Ödülü Seçici Kurulu, bu yıl 5’incisi verilen ödülün, "30 seneyi aşkın süredir tiyatro, şiir, öykü, roman ve deneme alanlarında gösterdiği yaratıcılık, yenilikçilik ve yetkinliği nedeniyle" Mungan’a verildiğini açıkladı.

Enis Batur, Semih Gümüş, Feride Çiçekoğlu, Turgay Fişekçi, Kaya Genç, Nüket Esen ve Can Yayınları adına Zeynep Çağlıyor’dan oluşan Seçici Kurul, Murathan Mungan’a ödülünü, 5 Nisan 2012 Perşembe günü Pera Müzesi’nde düzenlenecek törenle verecek.



Bu tür ödüller için hep deriz ya, ünlü isimler marka olan isimler tüm ödülleri alıyor diye. Kim bilir bir gün belki içimizden isimlerin de burada duyurusunu yapabiliriz. Ben umutluyum. Çalışan ve emek harcayan herkes, istediği yerde kendini bulabilir. Bunun zor olmadığına inananlardanım ben.




İngiltere’nin en önemli ve en çok okunan arkeoloji dergisi "Current Archaeology", kapağında Türkiye’ye yer verilmiş. Nisan- Mayıs sayısının kağağında Türkiye var. Türkiye’nin turizm açısından önem kapsayan bir çalışma bu. Neden mi? Çünkü dergi de ülkemizle ilgili akademisyenlerin yazıları gündeme gelmekte. Türkiye ile alakalı dünyanın en büyük mozaik müzesi “Zeugma Mozaik Müzesi “ tanıtılmış. Ayrıca bundan böyle derginin bir ilki yani her sayıda “Turkey Focus” eki verilecekmiş. Türkiye’nin çeşitli ören yerleri tanıtılacakmış.

Oh ne güzel mutlu bir haber değil mi?

Şimdi çok güzel bir haberde… Şunu da unutmayalım. Bizim ülkemize gelen turistler ile yaptığımız kendi aramızda güzel espriler ve hayatın gerçekleri de var. Öncelikle yapılan bir araştırma da Türkiye insanının, yabancılara karşı çok sıcak davrandığı, terbiyeli olduğu ve mutlaka ilgilendiği yazıyordu. Selam veren, teşekkür etmesini bilen, bir şey soruldun mu başından savmayan bir milletiz biz. Ama çıkarlarımız çalışmıyorsa yaptığımız işte biz oradan anında kayboluruz. Merhaba deriz, turisti soyarız, sonra güle güle der uğurlarız. Turist ülkesine gidip yaşadıklarını anlatırken, belki de ne kadar kazıklandığını daha önceki tecrübeli arkadaşları tarafından yüzüne vurulunca anlamış olur. Gülme sesleri duyar gibiyim : ))) Ağlayın oturun da güleceğinize.

Ülkemizin tanıtımı için yurtdışında ciddi çalışmalar yapılmakta. Fakat ülkemize turist çekerken onların sürekliliğini sağlamak için, en azından biraz daha dikkatli olmakta fayda var diyorum. Bilmem anlatabildim mi?



Bu konuyla ilgili mutlaka yazılarım içinde yer verdim diye hatırlıyorum. Türkiye tarihinde hem edebiyatı hem cesur politik duruşu ile önemli yeri olan yazar Sabahattin Ali’nin yaşam hikâyesini konu alan ‘Sabah Yıldızı’ adlı belgesel tamamlanmış.

Yönetmenliğini Metin Avdaç’ın yaptığı, belgesel, Sabahattin Ali’nin 64. ölüm yıldönümü olan 02 Nisan Pazartesi günü, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda seyirci karşısına çıkacak. Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali ve Sabahattin Ali’nin yakın arkadaşlarının da katılacağı film gösteriminin öncesinde Işık Yenersu ve Rutkay Aziz yazarın şiirlerini okuyacak. Sabahattin Ali’nin yaşam hikayesine bakacak olursak yarın çok fazla gözyaşı dökülecek. Orada olmayı çok isterdim.



Ünlü şair Adrienne Rich öldü. Amerikalı ünlü şair ve yazar Adrienne Rich, 82 yaşında, Santa Cruz’daki evinde öldü. Rich’in oğlu Pablo Conrad, uzun süredir eklem iltihabından muzdarip olan şairin Santa Cruz’daki evinde hayata veda ettiğini açıkladı.
İnançları, fikirleri ve idealleri uğruna 1997’de Bill Clinton tarafından “National Medal of Art” ile ödülendirilen ama bunu kabul etmeyen bir isim Adrienne Rich. Cevaben şunu söylemiştir; "Amerika’da zenginlik ve güç eşitsizliği giderek daha da büyüyor. Halkın büyük bir kısmı hiçe sayılırken ABD başkanı, seçilmiş bazı sanatçılara böyle ödüller veremez" diye yazmıştı. Kadın Özgürlüğü hareketinde aktif rol oynayan ve anneliğin bir kurum olduğunu ortaya atan bir isimdir.
Bazı öyküleri de Türkçe’ye çevrilmiş bir yazar Adrienne Rich. Çok güzel bir şiiri ile, Cevat Çapan çevirisiyle sunuyorum.



GÖÇMEN ADAYLAR, LÜTFEN DİKKAT

Bu kapıdan
ya geçeceksiniz
ya da geçmeyeceksiniz.

Geçerseniz,
her zaman adınızı hatırlamanız
tehlikesi olduğunu unutmayın.

Her şey gözlerini dikecektir size
siz de onlara öyle bakın
ve bırakın ne olursa olsun.

Eğer kapıdan geçemezseniz,
o zaman
saygın bir hayat yaşamanız

inançlarınıza bağlı
konumunuzu değiştirmeden
kahramanca ölmeniz mümkün

ama pekçok şey kör edecektir sizi,
pekçok şey sizi görmezden gelecektir,
kim bilir ne pahasına?

Kapının kendisi
hiçbir konuda söz vermiyor.
Kapı, sadece bir kapı işte.



Adrienne RICH




1 Nisan dedik. Yapacak bir şakam bile yok. Zaten gökyüzü yeterince bir şakaya maruz bıraktı bizi, İstanbul ağlaya ağlaya gününü geçirdi. Yeşilçam’ın unutulmayacak isimlerinden Ekrem Bora’yı kaybettik, acımız büyük. Daha ne diyebilirim ki.


Yeni bir haftaya başlıyoruz... Enerjinizi yüksek tutun, pazartesi denilince sendroma girmeyin, çalışmayı eziyet değil keyifli hale getirin, şikayet etmeyin, gülümseyin, her şeye rağmen verdiğiniz sözleri tutun, değer verdiğiniz önemsediğin insanlara bunu hissettirin, onlarla dalga geçmeyin, “seviyorum” kelimesini zamanı geçtikten sonra kullanmayın, özür dilemeniz gereken kişiler varsa kendinizi affettirin, kimseyi üzmeyin ki üzülmeyin, heyecanınızı kaybetmeyin, kahkaha atmayı ayıp sanmayın, kitap okuyun, gezin, havayı koklayın ve yazın… Mutlu bir haftamız olsun.



Saygımla…


banukalyoncu



Fotoğraf: Bade Kalyoncu

Yorumlar
Mesaj Yaz 5.4.2012 15:12:28
nisan
bir kaç yağmur damlası
gerisini biliyorsun...


Mesaj Yaz 3.4.2012 19:17:44


Deeeeeeniiiiiiiiiiiiiiiiiiiiizzz :)))))


Yorumdan sonra önce "Açlık Oyunları" nı izleme seçeneğini gerçekleştireceğim. Sonra okuyup keyfini kitapta aramaya karar verdim.

Bu arada biz okumayı, konuşmayı sevdiğimiz kadar yazmayı da çok seviyoruz, teşekkürler paylaşımlar, düşüncelerin için...

Öpüyorum çokça...

.)



Mesaj Yaz 3.4.2012 09:56:26
Merhaba Kuzum,

Kimse 1 Nisan şakası yapmadı bana biliyor musun ? Hoş benimde kimseye yapmak gelmedi aklıma. Hayatın telaşesi ve kafamızın içinde gezen binbir tilkiden sanırım ona sıra gelmiyor artı. Öyle bir hal aldı yaşam çünkü. Ağır, aheste tadını çıkardığımız zamanlar yok şimdi. Mümkün değil.Neyse dallanıp budaklanmayalım yine …:)

Önder”i gevezeye çevirdin kendin gibi, ikinizi izleye izleye bende çıkıyorum yoldan farkındayım :). Neyse ki benim gevezeliğim sadece size, sizden başkası zor çeker beni…

“…"BİZ" olamayan bir insan topluluğuyuz , "BİZ" olduğumuz tek konu, herkes kendi totosunu kurtarmakla meşgul. Kendini düşünmek ve yolunda gitsin diye yalakalığın doruğa ulaştığı, verilen sözlerin tutulmadığı, emeğin ve hakkın yendiği, sırf para uğruna sevmedikleri, mutlu olamayacakları kişilerin yanında, sevmedikleri kişilerin ailelerine katılıp yaşamlarına katlanan aklı kıt insanlarla dolu. Lanet olsun sizin paranız işiniz gücünüz... Sahtekar bir toplum olma yolunda gayet büyük bir hız almış durumdayız. Çocuklarımıza uyanıklıkların en gözde seçeneklerini öğretip, onları hayata böyle hazırlıyoruz.Ne mutlu bize!...”

Yukarıdaki bölümü olduğu gibi aldım, (içindeki göndermeleri de fark ederekten :).) sonuna kadar katılıyorum çünkü, ne eksik ne fazla…

Benim yiğenim girdi sınava. Sonuç : Türkçe sorularından şikayetçi oldu. Paragrafların çok uzun olması zamanı götürmüş. Bu yüzden sosyalden 5-6 soru yapabilmiş ancak, oysa 15-20 daha yapardım puanım artardı diye üzülüyor kuzum. Diğer dersler çok iyi geçmiş. Medyadan da izlediğimiz kadarıyla haklı ve sorulara da şöyle bir göz gezdirdim dün, yazık günah bu çocuklara ya. Bir soru 16 paragraf mıydı ne .!!!



“Açlık Oyunları” na gelince; benim son zamanlarda okuduğum en güzel ve sıra dışı olan bir kurguydu. Büyük bir keyifle ve heyecanla okumuştum seriyi. Fragmanlar internete düşünce de çok heyecanlandım açıkcası. Ki okuduğum hiçbir kitabın filmini izlemem ve izlememek için gayret ederim. Çünkü gerçekten de hayal kırıklığı oluyor, her ne kadar emek, para vs harcasa da, yapabilecekleri en iyi çekimler olsa da kitap gibi olmuyor. Çok eksik kalıyor.

Ben böyle dediğim zaman kızım çok kızardı bana. :) Evet, şimdi bu filmle denemesini yaptık ve hayal kırıklığı ile kızgınlık arası gidip geldi. Tabii birebir bekledi olayları-konuşmaları. Diyaloglar ve açıklamalar hep eksikti diye söylendi durdu. Ki biz kitabı okuyan ve konuyu bilenlerdik. Birde kızımın yanında oturan adam vardı, garibim film boyunca bir şey anlamadı, bizimki hiç durmadan adama filmi anlattı, açıkladı …:) Benim yanımda oturan çiftten hiç bahsetmeyeceğim. “Yeter artık beynimi yediniz, susun” dememek için ne kadar çaba harcadığımı anlatmama imkan yok…

Bir de bu Ankara seyircisinin sinema kültürü yok yahu. Sinemada çıkan yiyecek seslerini duysanız, sanırsınız millet yemeğe gelmiş.!Dedim ya beynimi yediler sanki ellerindekileri değil.

Biz karar verdik kızımla, bundan sonra sinemaya Eskişehir de gidilecek . Nokta…

Neyse ben filme döneyim yeniden en iyisi. İsteyerek ve merakla gittiğim için çok fazla eleştirmeyeceğim aslında, çünkü bunlar beklediğim tepkilerim benim. Ama görsel olarak tam beklediğim gibiydi, tipler , kıyafetler ve mekanlar şaşırtmadı, kafamızda kurduğumuz dünyayı verdi bize. İzleyin bence. Biz devamına da gideceğiz.

Bu arada geçen gün yine son zamanlarda en sevdiğim kurgu-kitaplardan biri olan “Göçebe” nin fragmanını gördüm net de ve face de paylaştım hemen. Lakin fragmanından hiçbir şey anlamadım, onu izleyecek seyirciye acıyorum şimdiden çünkü cidden zorlanacaklar. Ama ben de izleyeceğim, bunu kaçırmam. :)



Bu yazı bu kadar olsun mu ?

Diğer yazdıkların içinde birkaç cümle yazmaya kalksam bana da bir editör köşesi ayarlamanız gerekecek :)…

Yazı ve bilgilendirmeler için çok teşekkürler Banu”m …

Öpüyorum çokca…


Mesaj Yaz 2.4.2012 20:18:31


Sevgili Davidoff , her şey biz bir şeyler bilmiyorken ve küçükken daha keyifliymiş.

.)



Aynur hanım ilahi :))) Yorumlarınız için teşekkürler. Halen gülüyorum.

Sevgimdesiniz .)



Mesaj Yaz 2.4.2012 01:31:47
1. Fotoğraf çok güzel.

2. Sanat haberleriniz (özellikle sinema) her zamanki gibi yerinde.

3. Benzin fiyatlarını arabasıyla biz otobüs duraklarında pinekleyenlere hava atanlar düşünsün:)

4. Doğalgaz zamlarına bir sokak aşağımızda oturan Mehpare Hanımın inadına seviniyorum. (Bizim sokağa henüz doğalgaz hizmeti layık görülmedi. Mehpare Hanım soba derdi olmadığını çaynı höpürdeterekten biz X sokağındakilere anlatırken sinir oluyorum.)

5. Sizi okumayı seviyorum.

Sevgiler.


Mesaj Yaz 1.4.2012 21:41:55
Sahi Banu Hanım, zamanla hiç bir şeyin tadı kalmıyor. " Nisan biiiiirrrr " diye bağırmayı bile eskittik ya helâl olsun bize.

Mesaj Yaz 1.4.2012 20:12:11


Öndeeeeer :)))))

Alemsin valla çok güldüm. Hakkaten ya yine ne çok yazmışım. Elime ayar vereceğim ben ilerleyen zamanlarda, söz :)))

Teşekkür ederim.







Mesaj Yaz 1.4.2012 19:53:54
Banu elinin ayarı yok yine hızını alamamışsın:) Yeni bir haftaya başladık enerjinizi yüksek tutun demişsin de şu yazıyı okuyana kadar haftalık bütün enerjimi harcadım ben ya:)

Neyse ki güzel yazıydı ellerine sağlık:)



Yorum Yapın

Editörden... Şakası Yok Bu Yazımın... ile ilgili yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üye Ol Üyelik Girişi Yap

Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.