10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1114
Okunma

Öğrencilik yılarımdan tanıdığım okulumuzun edebiyat hocası Sayın T.K la yıllar sonra bir akrabamın elektronik eşya pazarlama şirketinde tesadüfen,karşılaştım hocamın bu şirkete ne yaptığını sorduğumda pazarlama elemanı olarak çalıştığını öğrendim içim biraz burkuldu etkilendim, emekli olduğu halde, çalışıyor diye üzülmüştüm ki..
Durumun çok daha vahim olduğunu hocamla yaptığımız uzunca sohbete öğrendim.
Hocamın dört buçuk yıl süren benimde çok yabancısı olmadığım ancak yinede anlattığında kanımı donduran insanlık dışı, muameleye uğradığı bir hapis hayatı olmuş,
Dört buçuk yıl boyunca her gece ağır işkence görmüş coplanmış dayak yemiş,
Vücudunun çeşitli hassas bölgelerine elektrik verilmiş beton üzerinde yatırılıp yarı baygın yarı uyku,
Halindeyken üzerine kovayla soğuk su dökmüşler, vs…
Yazının bu bölümünü hanım kardeşlerimizde okuyacağı düşüncesiyle müstehcenlik içeren ruhsal ve fiziksel işkenceleri anlatmayacağım,
Kısacası….
Değerli edebiyat öğretmenimde on iki eylül mağdurlarındanmış öğrendiğimde çok şaşırdım…
Pekiii… Ne olmuştu da benim hayatım da tanıdığım en kibar en merhametli müthiş entelektüel, bilge insan ve üstelik anti militarist ( silah karşıtı) barışçı yurt sever bir öğretmen böylesine vahşi insan hakkı ihlaline uğramıştı,
Değerli edebiyat hocamın hikâyesi kısaca şöyle gelişir…
Bir derginin editörlüğünü yapan belli aralıklarla görüştüğü eski öğrencisi kendisini ziyarete gelir çay içer sohbet ederler zaten çok sevilen ve sayılan bir hoca olduğu için mezun olmuş öğrencileri, Zaman zaman kendisini ziyaret ettiği olurmuş her öğretmenin olduğu gibi,
Bu öğrencisinin kendisini ziyaretinden bir hafta sonra edebiyat hocamın evini bir gece yarısı askerler basmışlar hocamı ve kütüphanesindeki kitaplarını da, alıp apar topar İstanbul’un şimdiler de şehir merkezinde kalan, askeri kışlasına,götürmüşler yarı depo yarı spor salonuna benzer bir yere tartaklayarak ve hakaret ederek atmışlar İçeride bir kaç kadının da olduğu yaklaşık 40,50 kişi civarında insan varmış ve insanlar neden getirildiklerini şaşkınlığıyla bir birlerine endişe ve kaygı dolu bakışlarla bakıyorlarmış,
Durum bir süre sonra anlaşılmış,
Hocamı ziyarete gelen eski öğrencisi bir siyasi düşüncenin önderliğini yaptığı için
Lütfen inanın sadece siyasi düşüncesinden dolayı yani tam bağımsız Türkiye Ülküsü ile hareket eden ve düşünen insan olmaktan başka suçu olmayan bu insanı örgütsel bağı vardır şüphesiyle ağır işkenceli sorgudan geçirmişler son bir hafta on gün içinde kimlerle görüşmüşse adreslerini öğrenip,görüştüğünü söylediği herkesi apar topar oraya getirmişler buna mahallenin bakkalı kasabı da dâhil kim varsa hepsini toplayıp getirmişler,
Ancak… İnsanların masumiyeti öyle hemen anlaşılmamış, iki buçuk yıl yargılanma sürecini beklemişler,,,
Ne suçları varsa …!
Faşist cunta mahkemelerinden en erken berat eden,İki buçuk yıl sonra çıkmış, dile kolay insan hakları ihlaliyle geçen iki buçuk yıl yok yere…
Darbe teşebbüsü popüler gazetecilerden tanınan iş adamlarına, ünlü sanatçılardan Üst düzey bürokratlara kadar uzanan suikast planları vs gibi,
Haklarında bir yığın iddianame varken,
Oysa kendileri her türlü konfor içerisinde paşa paşa yatıyor olmalarına rağmen insan haklarından bahsediyor olmaları Ne tuhaf…
Benim çok değerli hocam evinde buldukları kitaplardan dolayı dört buçuk sene sonra çıkabilmiş hapisten,
Bir edebiyat öğretmenin evinde kitap olmasından daha doğal ne olabilir ki?
Kaldı ki o, kitaplar şimdilerde bütün kitapçılar da özgürce satılıyor,,,
Kuş kadar beyni olmayan demokrasi kültüründen yoksun sığ bir zihniyetin
Tek satırını bile okumadıkları kitaplar yüzünden insanları yıllarca mahkûm etmeleri ne acı şu an bile o, kitapları alıp okuduklarınıda sanmıyorum ya neyse,,,,
…
Değerli hocam yaşadığı travma’yı atlatabilmek için uzunca bir süre psikolojik tedavi görmüş, yetmezmiş gibi birde hukuk dışı uygulamayla sakıncalı memur fişlemesiyle damgalanıp öğretmenlikten atılmış,
Tabi başka mesleği olmadığı için uzunca bir süre AÇ kalmış çeşitli işlerde geçici,süre çalışmış pazarlarda hamallık yapmış sanırım toplumun öğretmene değer verme özeliğinden olsa gerek bazı pazarcı esnafı hocama pazar tezgâhında çalışması için teklif de bulunup iş vermişlerse de havalar soğuyunca hapis de uzun süre betonda yatırıldığından, dolayı bu kez de şiddetli böbrek ağrıları çekmiş pazar işini de sürdürememiş yapamamış,
Kahvede garsonluk, şoförlük vs. derken yıllar gelip geçmiş ve en son benimle karşılaştığında pazarlama işinde çalışıyordu…
Bir (kitap) bir (öğretmen) ve yitip giden milyonlarca insanın hayatı….
Ne büyük trajedi değil mi?
Trajedinin büyüklüğüne bir başka örnek de birkaç yıl önce tv de izlemiştim.
Sivil toplum örgütü olan insan hakları derneğinin basın açıklamasında yaklaşık
Üç milyon kişi, 12 Eylül ihtilal’inde işkence görmüş bir milyon altı yüz kişi
Ağır işkence görmüş bin yüz elli iki kişide işkence esnasında ölmüş ölenler arasında maalesef hocamın dergi editörü olan eski öğrencisi de var..
İnsan hakları raporunda ülkenin talan edilip yağmalanan ekonomisinden bastırılan susturulan sindirilen toplumun depresif hali açıklanmıyor
Benim zoruma giden bütün bu olup bitene rağmen cuntacıların biz bunları vatan millet, için yaptık demeleri…
Sevsinler sizin vatan millet anlayışınızı…
Hocama sormuştum cuntacıların yargılanmasını istermisiniz?
Cevap: her zamanki bilgelikte idi ne fark eder be gülüm onlarda emir kulu…..
Serhat BİNGÖL
02/04/2012