24
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3151
Okunma


‘’Tarih Dersi - öğretmenine göre - ya öğrencilerin en sevdiği derstir ya da kabusudur.’’
SAMİ BİBEROĞULLARI
1986-1987 Öğretim yılıydı. Öğretim yılının hemen başlarında bir teneffüs bitiminde koridorlarda dolaşırken vatandaşın birinin alık alık okulumuzun reklam köşesindeki kupaları, madalyaları, şilt ve beratları seyrettiğini gördüm. Ben daha bir şey demeden okulumuzun barut fıçısı ve de gıdıklasan bile yüzü gülmez Müdür Baş Yardımcısı Hüseyin Bey bu vatandaşa seslendi.
-Ne bakıyorsun oğlum salak salak…Hiç mi görmedin o kupaları…Yürü haydi sınıfına…
Vatandaş Hüseyin Bey’e yaklaştı:
-Hocam ben okulunuzun yeni Tarih Öğretmeni Müstecap Hürses…
Anaaa…Bu tıfıl oğlan öğretmen ha? Hemi de branştaşım. Oh be kurtuldum yirmi altı sınıfa birden girmekten. ( Evet Batman Lisesinde sabahçı-öğlenci 26 sınıf var ve hepsinin birden İnkılap Tarihi derslerine ben giriyorum. Ders haftada bir saat o zamanlar ..Yani Haftada yirmi altı saat dersim var . Bu çok değil ama 26 sınıf demek iki bin civarında öğrenci demek oluyor )
Her neyse efendim. Bu tıfıl delikanlı başladı derslere. Eh fena bir öğretmen de değil hani. Lakin çok iddialı ‘’ Benden hiç bir öğrenci kopya çekemez ‘’ diyor mesela…’’Hocam çekerlerrr…Öğrenci milleti bu…İsterlerse insanın gözündeki sürmeyi bile çeker bunlar’’ diyorum ama vatandaş nato mermer, nato kafa. İlle de ‘’ben çektirmem’’ diyor…Bu onun kötü huyu…Yani kendine lüzumundan fazla güvenmesi…İyi huyu ise bazı konularda beni takip etmesi. Günlük planların yapımında beni kopyalıyor.
Neyse..Sınav zamanı geldi çattı. Bu vatandaş yine beni kopyalayarak sınavı test şeklinde yaptı. Yani kırk soruluk ve her sorunun cevabı dört şıklı olan çoktan seçmeli sorularla yaptığımız bir sınav…Müfettiş amcalar ve okul idaresi ‘’test sınavı kesinlikle yasak’’ dese de ben inadına test sınavı yapıyorum…Neden? Çünkü öğrenciler Üniversite sınavlarında test sınavı oluyorlar ve de yüzde doksanının bir dershaneye gitmeleri mümkün değil.
Müstecap Bey ilk sınavını yaptı: Tüm sınıfın hepsi birden 82.5 puan almış. Demek ki kırk sorudan yedi soru yanlış… Kalan 33 soru doğru…Ama istisnasız herkesin notu 82.5 ve herkesin diyelim ki birinci sorusunda a şıkkı ikinci sorusunda d şıkkı işaretlenmiş…Vatandaş deliriyor ‘’Bunlar nasıl kopya çektiler ‘’ diye…Ben ısrarla ‘’çekerler’’ hocam diyorum o da inatla ‘’ çektirmem …’’
Bizimki o sınavı iptal etti ve ertesi hafta yeni bir sınav yaptı. Sonuç yine aynı : Tüm sınıf bu sefer 87.5 Puan ve tüm kağıtlarda, tüm sorularda aynı şıklar işaretlenmiş…Vatandaş delirecek. O sınavı da iptal etti. Normalde bizim öğrenciler bu gibi bol not aldıkları sınavları iptal ettirtmezler ama Müstecap Bey’e itiraz eden yok. Nasılsa biliyorlar yüz kez iptal etse de sonuçta zafer yine onların olacak.
Müstecap Bey :
- Ya hocam sınıfta hiç kimse birbirine bakmıyor, kimse kesinlikle konuşmuyor, deftere, kitaba bakan yok ama yine de nasıl oluyor da tüm sınıf aynı şıkları işaretliyor anlayamıyorum.
-Ah Müstecap Bey ah…Ben sana söylüyorum. Bu Öğrenci milleti ile iddiaya girmeyeceksin diye ama anlamıyorsun ki be birader ben naapıyım? Bunlar şeytana pabucu ters giydirirler.
-Yok hocam ben bu işin sırını çözeceğim.
-Bak ne yapalım biliyor musun? Haftaya beraber girelim sınava birlikte bakalım duruma oldu mu?
-Tamam hocam…Beraber yapalım bu sınavı bakalım ne olacak?
Ertesi hafta Müstecap Beyle birlikte girdik sınıfa yazılı sınavı üçüncü kez yapmak üzere. Sınıfa benim girdiğimi gören öğrenciler resmen yeniçeri gibi kazan kaldırdılar ‘’ Sami Hoca’yı istemezük’’ diye. Neymiş efendim ben onların derslerine girmiyormuşum o halde ne hakla sınava girermişim?
Onlar yeni çeri isyanı yapıyorlar lakin unuttukları bir şey var. Onlar isyancı ise ben de Kuyucu Murat Paşa’yım. Öyle isyana misyana papuç bırakacak adam mıyım ben? ‘’Bre nâ bekarlar, siz kime isyan edersüz bakayım?’’ deyu üzerlerine bir hüruc eyledim hepsi sus pus oldu.
Müstecap Bey öğrencilerin sıraları üzerine çantalardan barikatlar kurarak güya birbirlerine bakmalarını önlemeye çalışıyor. Ben de hani bir çizgi film vardı. Orada kıs kıs gülen ‘’Değerli ‘’ adında bir köpek vardı…Aynen o Değerli gibi kıs kıs gülüyorum.
Derken sınav başladı. Öğrenci milleti önce adını soyadını, sınıf ve numarasını yazdı. Sınıfta kesinlikle çıt çıkmıyor. Kıpırtı bile yok…Yani hiç kimsenin kopya çekmek gibi bir niyeti yok gibi görünüyor.
Sonra Hacer öksürdü. Tüm sınıf kağıtlara yumuldu…Baktım herkes d şıkkını işaretledi. Cevap doğru…Ahmet şöylece bir gerindi…Beklemedeler….Sevda ‘’Hocam 2. Soru okunmuyor’’ der demez sınıf yine kağıtlara yumuldu her kes b şıkkını işaretledi. Cevap yine doğru… Ahmet esnedi…Yine beklemedeler…Süleyman ‘’Hocam ben bu soruda ne demek istediğiniz anlamadım ‘’ dedi…Tüm sınıf yine kağıtlarına yumuldular ve aynı anda a şıkkını işaretlediler. Ahmet ‘’Of ulan off’’ çekti…Beklemedeler yine…Veysi ‘’ Hocam camı biraz açsak içerisi çok havasız kaldı’’ der demez tüm sınıf yine kağıtlara yumuldu. Bu sefer herkes c şıkkını işaretledi. Cevap yanlış olmakla birlikte her kes c şıkkını işaretlemişti.
Meseleyi kavradım. Bu kadar zekice bir plan yapan öğrencilerimi alınlarından öpmem gerekiyordu…Ama bedava sınıf geçmelerine de seyirci kalamazdım. Müstecap Bey dikkatlice sağa sola bakıyordu…Yanına gittim.’’Hocam Fazla sınav kağıdı var mı elinde ‘’ dedim. Bir hayli vardı. Sonra çocuklara döndüm. ‘’Çocuklar şimdi yazmayı bırakın. Kağıtlarınızı toplayacağım’’. Dedim ve kağıtları tek tek topladım. Sonra asıl icraat başladı.
-Şimdi çocuklar a şıkkı Süleyman, b Şıkkı Sevda, c şıkkı Veysi ve d şıkkı Hacer sınıftan çıksın.
İtirazlar, isyanlar sormayın gitsin…Bu dört şıkkın her birisini ayrı ayrı temsil eden öğrencileri sınıftan çıkarıp kağıtları tekrar dağıttık. Sınav yeniden başladı. Bu sefer birbirlerine bakmaya, fısıldamaya çalıştılar…Elimizden geldiği kadar engelledik ya bilmiyorum ne derece başarılı olduğumuzu…Ama yine de sınavdan sonra baktık en azından her kesin kağıdı birbirinin kopyası değildi.
Kopyanın nasıl çekildiğini anlamışsınızdır mutlaka…Ama ben yine de hâlen öğrenci olan genç kardeşlerim için bir babalık yapıp anlatayım.
Sınav kaç sayfalık bir kısımdan yapılacaksa o kadar sayfa ele alınıyor önce…Diyelim ki toplam kırk sayfa….Sınıfın en çalışkan dört öğrencisi onar sayfa paylaşıp çalışıyorlar kendilerine düşen payı…Bu dört öğrenci aynı zamanda birer şıkkı temsil ediyorlar. İlk sorunun cevabı eğer a ise Süleyman mutlaka bir hareket yapıyor…İkinci soruya geçildiği Ahmet’in işaretiyle anlaşılıyor. İkinci sorunun cevabı diyelim ki b ise Sevda farz edelim öksürüyor ya da mutlaka bir hareket yapıyor. Tabii ki bu dört öğrenci en azından güzel bir kantin ziyafeti ile ödüllendiriliyor arkadaşları tarafından.
Velhasılı kelam: Öğrenci milletiyle iddialaşılmaaazzzz.