19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1062
Okunma

Bir kaç ay olmuştu burada işe başlayalı ilk başladığında nasılda korkuyordu. İşe başladığı ilk günde ne kadar heyecanlanmıştı. Eli ayağı bir birine dolanmış, nerdeyse bir düzine bardak kırmıştı. Buraya gelmeden önce kaldığı yerde genelde kendi gibileri vardı. Burada çalışanlarda kendi gibiydi ama kafeye gelen müşteriler kendisine pek benzemiyordu.
Rehabilitasyon merkezinde iyi ki bize okuma yazma, matematik öğrettiler diye düşündü. Başkası olsa hatta ailesi bile ondan vaz geçmemiş miydi? Farklıyım diye korkup ne yapacaklarını bilemişler, hastanedeki doktorlar rehabilitasyon merkezine yönlendirmişlerdi? Evet farklıyım yüzüm ve tipim sizlerden farklı olabilir ama yüreğim, hissettiklerim, duygularım sizinkilerle aynı. Hatta sizden çok daha büyük yüreğim. Sizden daha güzel duygularım sizinki gibi kötülük yok kalbimde.
Yüzüm farklı olabilir, kafam vücuduma oranla küçük olabilir. Ensem ve boynumda kısa ve geniş, tamam ne var bunda sizden sadece görüntüm farklı. Gözlerimde çekik ama herkes gözlerimden dolayı beni çok sempatik buluyor. Bize zihinsel engelli gibi bakanlar bile oluyor. Sanki benim sizlerden eksiğim var. Sizden eksiğim yok doktor öyle söyledi. Sizden fazlam var hatta, evet sizden bir kromozom fazlayım bu fazlalığımdan dolayı ben de DOWN Sendromu var. Sizin senromu’n var mıı?
Bunları düşünürken saatine baktı saat 10 olmuştu yavaş yavaş insanlar kafe ye gelmeye başlamışlardı. Hafta sonu iyice kalabalıklaşır kafe diye düşündü. Kapiçino yu hazırladı. Fincanlar bardaklar yıkanıp kurulanmıştı. Tostlar yapılmaya hazırdı, patatesler dilimlenmiş suyunu emsin diye kağıt havlunun üzerine koymuştu. Artık gelebilirler, hadi gelsinler diye müşteri beklemeye başladı. Daha gelen hiç kimse yoktu.
Annesi hep karşı çıkmıştı burada çalışmasına, yapamayacağını diğer insanların onu üzeceğini düşünüyordu. Hocaları annesiyle konuşmuş Ahmet’in yeterli donanıma sahip olduğunu, kendisine ve orada çalışmasına gerekli olan her şeye sahip olduğuna ina etmişlerdi. Ahmet annesinin izin verdiğini öğrenince ne kadar çok sevinmişti.
Annesi bir de şu kamp işine izin verseydi. Ormanda kamp kurmayı nekadar çok istiyordu, buradaki arkadaşları da kamp kurmayı istiyorlardı ama aileler izin vermiyorlardı. Ahmet ne olacak ki sanki ben çocuk muyum bize bir şey olmaz büyüdüm artık annemin bana bebekmişim gibi davranmasından hiç hoşlanmıyorum.
İşine geldi mi koca adam oldun sen yapabilirsin diyor. İşine gelmeyince de ‘’yavrum ortalık kötü sana bişey olmasından korkuyorum hem sen daha küçüksün’’ diyor. Annemi bir türlü anlayamıyorum, acaba bütün anneler böyle mi?
Müdürün Ahmet demesiyle kendine geldi. Müdür Metin bey yanına çağırıyordu. Hemen yanına gitti dilindeki pelteklik diğerarkadaşlarından dahafazlaydı. Bazen söylediklerini anlaşılması zor oluyordu. Ozaman Ahmet çok üzülüyordu. Müdürüne ‘’buyurun’’ dedi. Müdür katladığı peçeteleri gösterdi’’olmamış Ahmetçiğim tekrar katlar mısın?’’ dedi. Nasıl yapılacağını nereden katlanacağını çatal ve bıçağı nasıl konulacağını anlatarak Ahmet’e gösterdi. Rehabilitasyon merkezindeyken hocaları ve orada onlarla ilgilenenler çok iyi abla ve ağabeylerdi. Burada da Müdür’ü Metin Bey çok iyi, anlayışlı ve sabırlı insanlardı.
Burada kendinden başka Down Sendromlu 8 kişi daha vardı. Onlarda Ahmet gibiydiler rehabilitasyon merkezinden gelmişlerdi. Algılamaları bazen az olabiliyordu. Konuşmaları bazılarının Ahmet den daha iyi bazıları da onun
gibiydi.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Arkadaşlar yeni bir yazı dizisine başlıyorum. Araştırmalar yapıp öğle başlıycağım konu çok hassas yanlış yazmak istemiyorum. Çok heyecanlıyım güzel şeyler yapmak, güzel olayları işlemek ve güzel yazmak istiyorum. Bu iki sayfalık yazım ön çalışma gibi düşünün ve bana gerçek fikirlerinizi yorumlarınızda yazın lütfen. Çok araştırmayapmam gerekiyor ve başladım.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA